İki yıl önce Yunanistan’ın güneybatısında yer alan Pylos’da bir mezarı kazarken üzeri kireç tabakası ile kaplı, uzunluğu 3,6 cm’ye yakın, geniş bir boncuk görünümündeki buluntu, bir konservatör tarafından üzerindeki kireç tabakası kaldırılınca ortaya çok farklı bir önem kazandı. Akikten yapıldığı anlaşılan üzeri oymalı bu nesnenin, balmumu ve kil üzerine basılabilen bir mühür olduğu anlaşıldı.
Çıplak gözle oldukça zor görülebilen mühür üzerindeki çok ince işlenerek oyulmuş detayları içeren sahnede, bir savaşçının diğer iki savaşçı ile olan mücadelesi betimleniyor. Mühür üzerindeki sahne, büyük ölçekli bir çizimde çok daha kolaylıkla görülebiliyor.
Atina İngiliz Arkeoloji Enstitüsü Müdürü John Bennet, “Eserin boyutu göz önüne alındığında, üzerinde yer alan detaylar oldukça şaşırtıcı. Estetik açıdan bakıldığında, eserin minyatür sanatının bir başyapıtı olduğunu söyleyebilirim.” dedi.
Malcolm H. Wiener, “Ege sanatının başyapıtlarından biri olarak nitelendirebileceğimiz bu mühür üzerinde yer alan savaş sahnesi, bugün Metropolitan Müzesinde yer alan Michelangelo çizimleri ile karşılaştırmaya değer özellikler taşıyor.” dedi.
Mühür, Pylos Sarayı yakınlarında yer alan, daha önce incelenmemiş bir mezarda bulundu. Mezar, 2015 yılının Mayıs ayında, Pylos’ta 25 yıldan uzun bir süredir kazılara devam eden Cincinnati Üniversitesi, Arkeoloji Bölümünden Jack L. Davis ve Sharon R. Stocker tarafından keşfedilmişti.
Arkeologlar, Hesperia Dergisi’ne yaptıkları açıklamada, mührün temizlendikten sonraki çizim ve fotoğraflama aşamasında heyecanlarının daha da arttığını ve bir başyapıtla karşı karşıya olduklarını anladıklarını ifade ediyorlar.
Bir başyapıt olarak ifade edilen bu mühür ile ilgili iki önemli merak konusu bulunuyor. Birincisi, bu kadar detaylı bir çizimi böylesine küçük bir nesne üzerine neden ve nasıl işledikleri; diğeri ise Homeros’un “İlyada” ve “Odysseia” destanlarındaki savaş sahneleri ile son derece benzer olan bu sahnenin, Homeros’un eserlerine konu olan sözlü anlatımlardaki olaylardan birini betimleyip betimlemediği sorusu.
MÖ: 1.450 yılında ölen mührün sahibi, mezarında yer alan mitolojik hayvan betimlemesinden dolayı “Griffon Savaşçısı” olarak adlandırılıyor. Mezar sahibinin, Girit’teki Minos Uygarlığı’nın Kıta Yunanistan’ına nakledildiği kritik bir dönemde yaşadığı biliniyor.
Griffon Savaşçısı gibi liderler Girit Adası’ndan getirdikleri değerli eşyaları, Kıta Avrupa’nın ilk medeniyeti olan Miken Uygarlığı’nın Yunanca konuşan seçkin üyeleri arasında kendilerini tanıtmak için kullandı. Onların soyundan gelen insanlar yaklaşık yüzyıl sonra, Homeros’un bahsettiği Pylos, Miken ve Tiryns kentlerinde büyük saraylar inşa ettiler.
Esere hayran olanlar gibi, bu eseri üreten usta da büyük olasılıkla bir büyütece ihtiyaç duyuyordu. Oysa Girit’te o döneme ait herhangi bir büyüteç bulgusu bulunmadı. Bu yüzden arkeologlar bu eseri yapan ustanın belki de miyop olduğu görüşünde.
Viyana Üniversitesinden, Ege sanatı konusunda uzman Fritz Blakolmer, mührün Girit’teki Knossos Sarayı’nda bulunan sıva bezemeli büyük duvar resimlerinin bir kopyası olabileceğini savunuyor.
O dönemde insanların daha keskin gözlere sahip olması ihtimalinin olmadığını belirten Blakolmer, hiçbir kalıntı bulunmamasına rağmen mührün büyüteçli biri tarafından üretilmiş olması gerektiğini dile getiriyor.
Kaynak: Heritage Daily, University of Cincinnati