Artuklu Üniversitesi’ne ait yeni binaların yapılmasının planlandığı arazide Taş Devri’ne ait olduğu belirtilen tarihi kalıntılar bulundu. Buluntuların yüzeyde ve ana hatları bozulmadan günümüze gelebilmiş olması hayli şaşırtıcı. Yaklaşık olarak M.Ö. 600 bin ve 10 binli yıllar arasına yaşanıldığı tahmin edilen Taş Devri (Paleolitik çağ), İnsanlık Tarihinin en uzun dönemini içermesine rağmen arkelojik buluntuları günümüze en az ulaşan çağdır.
EN UZUN AMA EN AZ KALINTI BULUNAN ÇAĞLAR
Türkiye Cumhuriyeti toprakları içinde yer alan Anadolu ve Trakya yarımadası, Avrupa, Asya ve Afrika Kıtaları’nın kesiştiği yerde yer aldığı için Paleolitik ve Epipaleolitik Çağda yaşayan insan toplulukları arasında doğal bir köprü oluşturuyordu. İlk çağda gelişen kültürleri birbirine bağlayıcı doğal köprü görevi üstlendiği göz önüne alındığında bu çağa ait buluntuların bizim coğrayamızda hayli fazla olduğu tahmin ediliyor.
ANADOLU TOPRAĞININ YÜZEYİNDEN BİLE KALINTI FIŞKIRIYOR
Lakin, Türkiye’de yapılan arkelojik kazılar içinde bu dönemi özellikle araştıran kazı sayısı oldukça sınırlı.
Buna rağmen yüzey araştırmalarında bile şu ana dek pek çok kalıntı bulundu ve bunlar bir çok müzede sergileniyor. Özellikle Kars, Van ve Şanlıurfa’da bu dönem ait oldukça önemli bulgular var elimizde. Ve özellikle Göbeklitepe buluntuları dünya ve dinler tarihi açısından olduğu kadar Kutsal Kitapların anlattıklarını doğrulayan maddi buluntular olarak da özel önem arz ediyor…
Türkiye’de Paleolitik çağlara ait olduğu saptanan Göbekli Tepe buluntuları insanlığın medeniyete geçişinin tarihçilerin tahminlerinin çok öncesinde başladığını ispatlayan özelliği ile bilim dünyasının ilgisini üzerine çekmeyi başarmıştı. Türkiye, henüz Göbekli Tepe buluntularının önemini dünyaya tam olarak yansıtmayı başaramamışken yeni bir buluntunun sevincini yaşıyor…
Mardin’de toprağın yüzeyinde Paleolitik döneme ait kalıntılar bulunduğu haberi bilim dünyasını heyecanlandırdı. 3. Derece Sit alanı olan bölgede bulunan kalıntıların kesin olarak hangi döneme ait olduğu kesinleştiği takdirde dünyanın sayılı arkelojik alanları arasında yer alabilecek.
Taş Devri’nden kalma tarihi kalıntıların bulunduğu son merkez, kültürleri kaynaştıran özelliği ile antropologların gözdesi olan Mardin’de Artuklu Üniversitesi Kampus arazisinde yer alıyor.
HALK ARASINDA HABABE HALALE OLARAK BİLİNİYOR
Artuklu Üniversitesi arazisinde önümüzdeki aylarda temeli atılması planlanan binaların yer alacağı kampus alanı, Mardin-Diyarbakır karayolunun yaklaşık 8. kilometresinde yolun hemen güney kısmında bulunan tepelerin yamaçlarında yer alıyor. Yoğun taşlarla kaplı alanın kuzeyinde kurumuş bir dere yatağı bulunmakta. İlk yerleşim alanlarının su kenarında yer alması açısından bu oldukça önemli gösterge.
Arazideki kayalardan birinin bir tapınağın parçası ya da totem olma ihtimali üzerinde de duruluyor,
Halk arasında Harabe Halale olarak adlandırılan yerleşim alanı, çeşitli yapılara ait kalıntılar, kuyu ve sarnıçlar ile dikkat çekmekte. Yerleşim alanı içinde çeşitli dönemlere ait kalıntılar, kuyu ve sarnıçlar ortaya çıkması ardından Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Kurulunca 3. Derece Sit alanı olarak tescil edilmişti.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın konuyla yakından ilgilendiği ve buluntularla ilgili gelişmeleri ilgiyle takip ettiği de biliniyor.
KALINTI ALANINI UYDUDAN GÖRMEK DE MÜMKÜN
kullanBuluntuların ilginç bir yönü de gökyüzünden bakıldığında kalıntı alanının farkının hissedilmesi ve taş yığıntılarının bir köyün sınırlarını andırır şekilde net hatları ile kendini göstermesi. Mardin Kültür ve Turizm Müdürü Davut Beliktay, bunun rastlantı olamayacağı düşüncesinde.
Google Earth programı üzerinde Beliktay ile birlikte kare kare bölgeye yaklaştıkça Beliktay gibi biz de “gerçekten bu kadar büyük rastlantı olabilir mi?” demek zorunda kaldık.
Her ne kadar en az on bin yıllık yerleşim alanının sınırlarının uydudan tespit edilebileceğini savunmak bilimsel tutarlılık içermese de bölgede bulunan kalıntılar ve uydudan görünen şekil birleştirildiğinde ortaya çıkan sonuç üzerinde düşünülmeye değer. Gerçekliğinin ispatlanması halinde bunun sadece bölge bilim adamlarının değil dünyadaki tüm gizem araştırmacılarının ve kültür turizmi meraklılarının ilgisini çekeceği kesin…
Hatta eldeki verilere göre bu teori Erich Von Däniken’in uçuk tezleri yanında son derece masum ve mahtıklı kalıyor…
BULUNTULAR MARDİN MÜZESİNDE SERGİLENİYOR
Kampus alanında Taş Devri’nde çıkan kalıntılar Mardin Müzesi’nde sergilenmeye başlandı.
Mardin Kültür ve Turizm Müdürü Davut Beliktay, Artuklu Üniversitesi kampüs alanı ve çevresinde daha önce orta çağa ve Paralotik döneme ait tarihi yapıların ve kalıntıların bulunduğunu hatırlatarak, ” Ancak Mardin Artuklu Üniversitesi kampüs alanı içinde, diğer buluntulardan daha büyük önem arz eden, Paleolitik döneme ait yapılar ve kalıntılar bulunmuştur. Yaşı 10 bin ile 100 bin yıl arasında değişebilecek yapılar söz konusu. Şu anda arkeologlarımız ve tarihçilerimiz bu kalıntıların üzerinde yoğun bir çalışma ve inceleme yapmakta. Kesin rakamlar o incelemeler sonrasında verilebilir” dedi
ÜNİVERSİTE BİNALARININ YAPIMI TEHLİKEYE Mİ GİRDİ
Üniversite kampüsünün temelinin atılmasının önemli olduğunu çünkü bilimin yapılabilmesi için öncelikle bilimadamlarının yetişmesinin önemli olduğunu belirten Beliktay, “bununla birlikte ortaya çıkan tarihi hazinenin de korunması gerekiyor. Çünkü böylesi hazineler kolay bulunmuyor” dedi.
“Kampüs alanında bulunan bu kültür değerleri Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Kurulunca 3. Derece Sit alanı olarak tescil edilmiştir” diyen Beliktay, halkımızın bu tür kültür değerlere sahip çıkması ve korunması gerekmektedir uyarısı yapmayı da ihmal etmedi.
Şimdi yapılacak test sonuçlarına göre bulunan yapıların gerçek yaşı büyük bir merakla beklenirken, yıllardır hasreti çekilen ve temel atımı için gün sayılan Artuklu Üniversitesi kampusünün geleceğinin ne olacağı da belirsizliğini koruyor…
2.Şubat.2010, BirinciKuvvet