Bugüne kadar yapılmış en geniş kapsamlı DNA araştırmalarından biri, Neandertal genlerinin bugüne kadar taşındığını ortaya çıkardı. Kısa, kalın gövdeleriyle, müzelerdeki modellerde ve bilgisayar canlandırmalarındaki kaşlarının üzerindeki kalın çıkıntıyla “ilkel insan” önyargısını tereddütsüz yapıştırdığımız Neandertaller, meğer hepimizin içinde yaşıyormuş.
Yaşamları, biçimleri ve kaderleri konusunda farklı kuram ve spekülasyonlar geliştirilmiş olsa da gizemli bir insan soyu olan Neandertallerin (Homo sapiens-neandertalis) modern insanın (Homo sapiens-sapiens) Afrika’dan dünyaya yayılmasıyla kısa sürede yok oldukları, antropologların üzerinde birleştikleri bir nokta.
Ancak günümüzde dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan insanlardan toplanan DNA örnekleri üzerinde yapılan bir araştırmanın iddialı öngörüsüne göre, iki insan türü arasında en az iki kez döl alışverişi olmuş. Başka deyişle sonuçta hepimiz az ya da çok Neandertal geni taşıyoruz.
Modern insanın, günümüzden 200 bin ve 100 bin yıl öncesi Afrika’da evrimleştikten sonra 60 bin yıl önce oradan dünyaya yayılarak Neandertaller de dahil olmak üzere insan (Homo) soyağacının daha önce göç etmiş türlerinin yerini aldığı düşünülüyor.
Fosil kayıtları, Neandertallerin 25 bin ile 38 bin yıl öncesi aralığında tüm dünyada ortadan kalktığını gösteriyor.
Ancak, Avrupa’dan Doğu Asya’ya kadar yayılmış olan Neandertallerin neden topluca yok oldukları konusunda görüşler farklı. Bunu iklim değişimine bağlayanlar da var, yiyecek için rekabete de. Ancak yaygın bir görüşe göre de Neandertaller, insanlık tarihinin ilk soykırımının kurbanı: Modern insan topluluklarınca yok edildiklerine inanılıyor.
Bir süre yan yana yaşamış olan modern insan ve Neandertaller arasında cinsel temas yoluyla soy karışımı olup olmadığı tartışma konusu. Daha önce bazı kısmi genetik bulguların, iki insan türü arasında kesin bir ayrımı gösterdiğini ileri süren araştırmacılara karşılık, iki tür arasında karışımın kaçınılmaz olduğu görüşünü savunanlar da var. Tüm Neandertal genomunun (toplam gen haritasının) 2009 yılında Max Planck Enstitüsü (Almanya) araştırmacılarınca çözümlenmesiyle, kesin sonucun kısa sürede ortaya çıkması bekleniyor.
Şimdiyse, Afrika, Avrupa, Asya, Kuzey ve Güney Amerika’da yaşayan 1983 kişiden alınan DNA örnekleri, farklı insan türleri arasında bir karışımı ortaya koyuyor.
İLK KUCAKLAŞMA 60 BİN YIL ÖNCE
ABD’nin New Mexico kentinde toplanan Amerikan Fiziksel Antropoloji Derneği Kongresi’nde ekibinin bulgularını açıklayan Mexico Üniversitesi’nden (Meksika) Dr. Sarah Joyce, dünyanın çeşitli yerlerindeki günümüz insanında DNA farklılıklarının nasıl ve ne zaman ortaya çıktığını açıklamak için bir “evrim ağacı” oluşturmuş.
Araştırmacılara göre bulgular, modern insanla bir başka insan türü arasında tarihte iki dönem boyunca döl alışverişi olması halinde anlam kazanıyor. Karışım ilk kez yaklaşık 60 bin yıl önce Doğu Akdeniz’de, sonra da yaklaşık 45 bin yıl önce Doğu Asya’da meydana gelmiş. Araştırmacılara göre bu “değişik insan türü” için en uygun aday
Bu arada Neandertaller konusundaki popüler ve bilimsel önyargılar da, son yıllardaki bulgularla bir evrim geçiriyor.
Kalın kemikli, çıkık alınlı, modern insandan ortalama 15 cm daha kısa boy ölçülerine, ancak yüzde 20 daha büyük beyinlere sahip bu insanların, popüler inanıştaki “ilkel” yaftasını haksız kılacak bir gelişmişlik düzeyine sahip oldukları ve aralarındaki etkileşim için lisan geliştirmiş olabilecekleri düşünülüyor.
Çakmak taşından ve kayalardan yaptıkları aletleri kullanan bu mükemmel avcıların, geyik, bizon, yaban domuzu, ve ayı eti gibi temel gıda kaynaklarına, fok, balık, denizanası gibi derin ürünleriyle, ceviz, tahıl ve bitkileri de ekledikleri biliniyor.
26.Nisan.2010, ntvmsnbc