Günümüzden Önce 1.400.000 – 220.000)
Alt Paleolitik Çağ, Hominid olarak adlandırılan ilk insanın yaklaşık olarak günümüzden 4 milyon yıl önce Afrika’da ortaya çıkması ile başlatıbilir. Çok az veri ile tanınan bu evre çaytaşı aletlere oranla daha gelişkin çakmaktaşı aletler yapabilen kültürlerin ortaya çıkması ile son bulur.
Australopithecines olarak bilinen en eski hominidler taş alet kullanacak kadar ilerlememişti. Homo habilis’in ilk kez olduvan türü aletler kullandığı ve ateşi kullanmayı öğrendiği; Afrika’dan yayıldığına inanılan Homo erectus’un (dik yürüyen adam) ise Acheulean türü aletleri geliştirdiği öngörülmektedir.
Anadolu topraklarına insanın ilk gelişi konusunda kesin bir şey söylemek olanaksız olduğu gibi Avrupa Kıtası’na insanın ilk ulaşımının da Anadolu yarımadası üzerinden mi yoksa Kuzey Afrika’dan mı olduğu da belirsizdir.
Alt Paleolitik için standart sayılan Acheulean türü iki yüzeyli aletler Fransa’daki ilk buluntu yeri olan St. Acheul’un adıyla anılmaktadır. Acheulean türü aletler tüm Afrika, Akdeniz çevresi, Güney ve Batı Asya ile Batı Avrupa’da yaygın olarak görülür.
Homo erectus’un yaşadığı dönemde Avrupa’da çoğunlukla iki yüzeyli endüstrilerin varlığına karşın Asya’da Çakıltaşı/Çaytaşı endüstriler hâkimdir. Avrupa’da iki yüzeyli endüstrilerin yanısıra Olduvan adı da verilen Çakıltaşı/Çaytaşı aletlerin kullanımı da devam etmiştir. Derelerin yataklarında bulunan çaytaşlarının bir yüzüne çok basit bir teknikle tek taraftan vurularak yonga çıkartılması ile oluşturulan keskin kenarlı alet “satır”; karşılıklı iki yüzünden yongalar çıkartılarak oluşturulan kesici kenarlı alet ise “kıyıcı satır” olarak tanımlanmaktadır.
Acheulean türü iki yüzeyliler Anadolu’da geniş bir dağılım gösterir ancak bunların çoğunun in situ olarak mı yoksa ikincil bir durumda mı yüzeyden toplandıkları bilinmemektedir. Yarımburgaz’dan bilindiği kadarıyla Trakya’da Acheul türü iki yüzeyliler hatta iki yüzeyliler bile yoktur. Özellikle Gaziantep, Adıyaman ve Şanlıurfa Acheul türü el baltaları bakımından oldukça zengindir. Güneydoğu Anadolu’da el baltaları sayısal zenginlik ve biçimsel çeşitlilik bakımından dikkat çekicidir. Bunlar arasında biçimsel özellikleri açısından Alt Paleolitik Çağ’ın daha eski evrelerine tarihlenen Abbeville türlerine daha az rastlanırken daha geç evrelerine/ sonlarına tarihlenen Acheul-Moustier türü söbemsi keski (ovoid cleaver) türlerine daha çok sayıda rastlanmaktadır. Gaziantep Nizip ilçesi, Horum köyü yakınlarında el baltalarının yapıldığı bir işlik bulunmuştur. Güneydoğu Anadolu dışında Acheul türü el baltalarının buluntu yeri azdır. Bununla birlikte Ankara çevresi, İzmir, İstanbul yakınlarında Göksu’da ve Kefken’de bu türün değişik örneklerine rastlanmıştır. Orta Anadolu’da Hasandağ’ın çevresindeki Avladağı ve Kaletepe’de obsidyenden yapılmış el baltaları bulunmuştur. Buradan, Alt Paleolitik Çağ insanlarının yanardağların çevresi ile yüksek platoları da kullandığını da öğrendiğimiz gibi alet yapımında obsidyeni de çakmaktaşı gibi aynı biçimde kullandığı göze çarpmaktadır.
İstanbul Yarımburgaz Mağarası’nda yapılan kazılarda Riss Buzul döneminde Batı Avrupa’da ortaya çıkan Tayacien endüstri ile Orta-Doğu Avrupa’daki küçük alet ve satırların hâkim olduğu endüstrilere benzeyen yontma taş aletlerin varlığı, buna karşın Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde iki yüzeyli endüstrilerin her evresini belgeleyen taş aletlerin oluşu Türkiye’de Alt Paleolitik çağda standart bir endüstrinin yerine olasılıkla eşzamanlı ya da yöresel olarak çeşitli endüstrilerin var olduğuna işaret etmektedir. Karain Mağarası’nın Acheulean öncesi Ön Alt Paleolitik Çağ en alt tabakalarında ortaya çıkan yontma taş aletlerin varlığından, benzer endüstrilerin Kuzeybatı Anadolu dışında da bulunduğu yorumu çıkarılabilir.
Kaynakça:
Dinçer, B., “Türkiye’de Pleistosen Arkeolojisi”, PALEOBERKAY.CJB.NET, 31.01.2000.
Harmankaya, S., “Türkiye Paleolitik Araştırmaları Üzerine Bir Değerlendirme” TAY Paleolitik
Özdoğan, M., “İlk Adımlar Paleolitik Çağ” Arkeoatlas sayı:1, 2002, s. 46-57.
Sevin, V., Eski Anadolu ve Trakya, Başlangıcından Pers Egemenliğine Kadar, İstanbul 2003.