Hani internette çoğu sitede karşımıza çıkar… ‘Sapkınların Sonu’ , ‘Tanrı’nın Yoldan Çıkmışlara Cezası’ , ‘Taş Kesen İnsanlar’ ….. Günümüze kadar ulaşmış en önemli Antik Kent olmasını bir kenara iterler , o dönemin mimarisini inceleyerek ders çıkarmaları gereken yerde , ‘Bakın , taş kesenlere ve ibret alın’ şeklinde yazılar yayınlarlar…Pompeii’den bahsediyorum , MS.79′da Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucu haritadan silinen fakat 18. yy’da gene ortaya çıkan kentten.
2010 Nisan ayı’nda İtalya’ya yaptığım gezide, Pompeii’ye uğramadan dönmek benim gibi bir adama yakışık kalmazdı….Böyle bir şehri gördükten sonra , hakkında birkaç cümle kurmamak ise büyük ayıp olurdu…Gelin sizlere elimden geldiğince Pompeii Anektodlarımı aktarayım…Kafalardaki o ‘Sapkınlar Ülkesi’ imajını silebilirsem ne mutlu bana…
MS.79 yılında Vezüv’ün külleri altında kalan Pompeii 1748 yılında tesadüf eseri tekrar ortaya çıkarılmıştır. Rivayete göre bir çoban bu bölgede koyunlarını otlatırken eski bir yüzük bulmuş, bunu devlete bildirmiş ve o zamandan beri kazılar sürmüştür.
Bilinenin aksine Pompeii ve halkı lavlar altında kalıp günümüze ulaşmamıştır.Zaten mantık olarak düşünülürse , patlayan bir yanardağdan çıkan lavlar önüne gelen herşeyi eritecek sıcaklıktadır. Araştırmalar göstermektedir ki ,Pompeii şehri MS.79 yılında ilk başta depremlerle sarsılır. Hasar gören Pompeii, Roma’dan yardım ister ama zaten kıskanılacak bir zenginliğe sahip olduğu için beklediği yardımı göremez. Depremlerin ardından bir gün hava aniden kararır ve Vezüv patlayarak 10 km ötesini vurur.Patlamada kaçışlar başlar.Vezüv , süngerimsi bir yapıya sahip olan volkanik küller püskürtür.Solunum yoluyla genze kaçan bu küller tükürükle birleşerek sertleşir ve boğazı tıkayarak ölüme neden olur.İlk ölümler bu şekilde gerçekleşmiştir. Kurtulanlardan kimisi şehirden kaçar , kimisi bir daha olmayacağını düşünerek kalmaya devam eder , kimisi ise olası bir patlamada köleleri kaçmasın ve evlerinin yağmalanmasını önlesin diye onları zincirler.
Ve asıl korkunç darbe bir başka gece gerçekleşir.Vezüv’den 200 km hızla ve 600 C sıcaklıkta çıkan siyah duman geçtiği her noktada termal şok yaşatır ve her canlı saniyesinde yaşamını yitirir.Günlerce püsküren küller şehrin üstünü kaplar ve Pompeii yerin 18 metre altında kalır. Trajik bir şekilde ölmüş insanların , o anki çırpınışlarıyla günümüze ulaşması bu termal şok ve üzerlerine aniden kaplanan küller yüzündendir. Peki bu insanlar kazıldıkları yerden bu şekilde mi çıkarılmışlardır ? Hayır.Kazılar esnasında bir çok bozulmamış ceset , sertleşmiş tabakanın içinde olduğu bilinmediğinden telef edilmiştir sadece kemik parçaları çıkarılmıştır. Ardından dedektörler geliştirilmiş ve bu tabakanın altı görüntülenmiştir. Arkeologlar dikkatli bir şekilde bu tabakaları yontarak , üzerlerine delikler açıp içine bir çeşit sıva döküp traşlayarak cesetleri ortaya çıkarmışlardır.Bugün Pompeii’de büyük bir bölüm kazılmak için teknolojinin gelişmesini beklemektedir. Kısacacı ünlü ağlayan çocuk, hamile kadın, köpek ve daha bir çok korunmuş ceset toprak altından o şekilde çıkarılmamıştır, dikkatlice yontulmuştur hatta gerçek olduğunun kanıtlanması için bazı bölgelerinde kemikler ortaya çıkarılmıştır. (Ayrıca bknz.Giuseppe Fiorelli)
Pompeii , Ağlayan Çocuk
Pompeii Felaketi kısaca bu şekilde gerçekleşmiştir. Onların felaketi ,bize geçmişe ışık tutan mükemmel bir kaynak olmuştur.
Pompeii’de Mimari,Teknoloji ve Yaşam :
Pompeii’de ilk yerleşmeler Yunan Kolonizasyon Dönemi’ne aittir. Gerçekten de şehrin birçok bölgesinde Yunan Mimarisi’nden kalıntılar görmek mümkündür.Pompeii bir liman kentidir.Gemiciler burada kumar oynar , genelevlere gider.Öte yandan şehir planlaması mükemmel yapılmış bir şehirdir. Öncelikle şehir denize doğru kurulmuştur ve rüzgarın yönü öyle hesaplanmıştır ki sokakları süpürmek diye bir durum söz konusu değildir. Ayrıca sokaklar balık sırtı şeklinde yapılmıştır böylece yağmur ve sel sonucu su altında kalmaları önlenmiştir. Ayrıca yer yer yaya geçitleri yapılmıştır. Yaya geçitleri yükseltiler şeklindedir böylelikle yağmur sırasında ayakların ıslanması minimuma indirilmiştir.
Pompeii,Yaya Gecidi
Pompeii’de tuğla ve çimento kullanılmıştır. Bugün kullandığımız tuğla ve çimentoyla tamamen aynı yapıya sahip bu inşaat malzemesi şehrin büyük bir kısmında görülmektedir.
Pompeii,Hukuk Binası
Pompeii için harabe diyemeyiz çünkü şehir hala yaşanılacak haldedir.Tek kusuru yapıların çatısının olmamasıdır ki 18 m kül altında kalmış bir yapının bu ağırlığı taşıyamaması çok doğaldır.Tabii çatısı ile birlikte hiç bozulmamış yapılarda yok değildir.Örneğin ‘Zengin Evi’ ,çatısı ,kapısı odalarıyla ve odalarındaki duvar süslemeleriyle tam yaşanılacak haldedir. Dönemden kalma çeşmeler işlevini yitirmemiştir ve suları içilmektedir.
Pompeii,Su Borusu
Yukarıdaki fotoğrafta görülen kırık su borusu 1950 yıllıktır.Bu şehirde iki katlı evler mevcuttur ve asma kat olarak çıkılmaktadır.
Pompeii,Zengin Evi,Duvar
Pompeii’de çamaşırhane,fırın,kuru temizleme gibi işletmeler varolmuştur. Üstelik bu mekanlarda kullanılan aletler ,bizim çok alışık olduğumuz en azından babaannemizin kullandığı aletlerdendir.Örneğin kömürlü ütü, taş fırın… Şehirde her mekanın kapısında işlevini anlatan bir yazı ve bir resim bulunmaktadır. Fakat resimler adeta birer sanat eseridir.Bu resimler ve işlemeler buraya gelen yabancılar için düşünülmüştür. Pompeii genelevinde her odanın kapısına çizilmiş resimler, gelen müşterinin tercihine göre seçim yapmasını sağlamaktadır.
Pompeii,Kuru Temizleme
MS.70 yıllarında Pompeii’nin günümüzden tek farkı elektriğinin olmayışıdır. Ama o dönemde bu seviyeye gelmiş bir şehir, eğer bu felakete maruz kalmasaydı kesinlikle çok daha önce Ay’a çıkabilirdi.
Pompeii,Genelev Cizimlerinden
Pompeii Felaketi’nin zamanı MS.79 yılının Ağustos ayı olarak belirtilmektedir.Tur esnasında öğrendiğim yeni bir bilgi bu tarihin MS.79 Eylül olarak değiştirildiği şeklindeydi.Nedeni ise günümüzde hala süren kazılarda 79 yılının Eylül ayına ait bir paranın burada bulunmasıdır.
Roma İmparatorluğu’nda gladyatör dövüşleri son derece önemlidir.Belirli merkezlerdeki okullarda gladyatörler yetiştirilir ve dövüştürülürlerdi.Pompeii’deki gladyatör okulu buranın da önemli bir merkez olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu gladyatör okulunda yapılan kazılarda zengin kadınlara ait tokalar bulunmuştur.Bu da bazı kadınların buraya gelip gladyatörlerle birlikte olduğunu doğrulamaktadır.Zaten gladyatörler , o dönem genç kızların hayallerindeki erkeklerdir.Odalarının duvarlarına çizdikleri gladyatör resimleri birer poster niteliğindedir.
Pompeii,Gladyatör Çizimi
Bu arada hazır ismi geçmişken gladyatörlerden bahsedeyim biraz. Gladyatör, gladio adı verilen kılıcı kullananlara verilen isimdir. Gladio kısa bir Roma kılıcıdır. Sanılanın aksine gladyatörler yağlı olurlar. Böylece aldıkları kılıç darbelerinde , bu yağlar kasları koruyarak büyük yaralanmaları önlerler. Ayrıca her gladyatörün bir tarzı vardır.Örneğin bir elinde trident bir diğer elinde ağ kullanan bir gladyatör balıkçıyı simgeler.
Ünlü gladyatör ve özgürlük savaşçısı Spartacus’un dövüştüğü ve isyanı başlattığı Capua şehri Pompeii’ye yakındır.Spartacus tarihi kayıtlara geçmiş gerçek bir şahsiyettir.Eutropius’un ‘Roma Tarihinin Özeti’ isimli kitabında başlattığı isyan ve yandaşlarının isimleri (Crixus,Oenomaus) birkaç cümleyle geçmektedir.Eutropius bu eserinde Roma Tarihi’ni yüceltmek istediği için ,Spartacus üzerinde detaylı durmaz.
Pompeii’de tapınaklar da son derece korunmuş durumdadır.Özellikle Apollon Tapınağı sunağı,güneş saati ve Apollon-Artemis heykelleriyle adeta ibadete açık gibidir.Apollon birçok özelliğinin yanısıra kehanet tanrısıdır.Apollon adına yapılmış tapınaklarda genellikle kehanetlerde bulunulur.Tarih kitaplarında adı sık geçen Delphi Kehanet Merkezi bir Apollon Tapınağı’dır.Ayrıca ülkemizde Ege Bölgesi’nde birçok yerde Apollon Tapınağı bulunmaktadır.Pompeii’deki Apollon Tapınağı, Hukuk Binası ile karşı karşıyadır.Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim ,Pompeii turunda öğrendiğim bir başka bilgi , Yunan kahinler kurbanın bağırsaklarına bakarak , Roma kahinleri ise ciğerine bakarak kehanette bulunurlardı.
Pompeii,Apollon Tapınağı
Yazımın başında da belirttiğim gibi Pompeii felaketinin ,bu halkın sapkınlıklarının cezası olduğu söylenmektedir.Peki neye göre? Eşcinsellik , evet cinsel yaşamlarında eşcinselliğin rolü son derece fazlaydı. Zina, evet bu da kayıtlara göre çok sıklıkla gerçekleşiyordu…Peki günümüze göre değerlendirdiğimizde çok mu abarttılar da cezalandırıldılar…Açın televizyonu ve sadece öğle vakti bir kadın programı izleyin ya da girin YouTube’a ve Yalçın Çakır’ın programından kesitler izleyin…Açın akşam haberlerini tecavüz haberlerini ,çocuk pornocularını görün…Yakınımızda bir Vezüv olsa şimdiye kadar 50 kere patlamaz mıydı ?
Yazar: Dimitri Daravanoğlu
Son olarak, Pompeii hakkında çıkan haberlerde devamlı gördüğümüz meşhur cesetle bir fotoğrafımı paylaşmaktan gurur duyarım