Antik Roma’da eşcinsellik, çağdaş Batı medeniyetinden belirgin farklılıklar göstermektedir. Latincede “homoseksüel” ve “heteroseksüel” kelimelerinin tam karşılıkları yoktur. Antik Roma cinselliğindeki ana dikotominin bir tarafı aktif/hakim/erkeksi, öteki tarafı ise pasif/teslim/”kadınsılaştırılmış”tı. Antik Roma bir ataerkil toplumuydu, ve özgür doğan (ingenui) erkek vatandaşlar, siyasi özgürlüğe (libertas) ve hem kendini hem de ailesini (familia) yönetme hakkına sahipti. “Fazilet” (virtus), bir adamın kendini tanımladığı etkin bir niteliği olarak görülürdü. Fetih zihniyeti ve “erkeklik kültü”, hemcins ilişkilerini şekillendirirdi. Romalı erkekler, egemen ya da penetratif rolde bulundukları takdirde erkekliklerine ya da sosyal statülerine algılanan zarar görmeden diğer erkeklerle seks yapmakta özgürdüler. Ancak genellikle özgür doğan Roma vatandaşının erkekliğinin Lex Scantinia yasasına tabi olmadığı durumlarda kabul edilebilir bir durumdu, aksi taktirde adını ve aile ününü kötüye çıkarırdı veya infamia haline getirir (infamia – Yasal veya sosyal statü kaybı). Kabul edilebilir erkek partnerler, köleler, fahişeler ve şovmenlerdi. Zira yaşam biçimleri onları belirsiz infamia toplumsal kategorisine yerleştiriyordu. Ki teknik açıdan özgür olsalar bile vatandaşlara tanınan normal korumalara layık görülmediler. Romalı erkeklerin cinsel partner olarak genellikle 12-20 yaşları arası gençleri tercih etmelerine rağmen, özgür doğan ve reşit olmayan bireylerle cinsel ilişkiye girmek tamamen yasaktı, ve profesyonel fahişeler ve şovmenlerin çok daha yaşlı olmaları mümkündü.
Devamı hakkındaRoma’da Cinsellik, Kölelik, Eşcinsellik Ve Lex Scantinia Yasası …