Bir Hikâye Yazıyoruz
- Limos
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 171
- Kayıt: 12:45 12-Nisan-2010
- Konum: İzmir
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
"Bu sessizlikten ,bu ağırlıktan kurtulmam gerek, yoksa delireceğim" dedi. Yığıldığı yerden kalkarak lavoboya yöneldi. Musluğu açtı,yüzünü yıkadı. Başını hafifçe kaldırdı, aynada kendisini izlemeye başladı. Yaşlandıkça ölmüş babasına ne çok benzediğini fark etti. Yüzündeki kırışıklıkların şekli bile aynıydı. " Seni de çok özledim" dedi kendi kendine. Birden bütün başına gelenleri anımsadı. "Sen gittikten sonra..." dedi. Derin bir nefes aldı ve dudaklarından tekrar şu sözcükler döküldü "Sen gittikten sonra, nasıl dağıldık biz,bak nerelerdeyim,görüyor musun?" Tutamadı gözyaşlarını. Önce usulca ağladı, içindeki acı onları da çoğalttı git gide.Hıçkıra hıçkıra rüzgara doğru koşmaya başladı. Bu koşu önüne set koyulamayacak kadar coşkun adımlarla, nereye gideceğini bile bilmeden öylece devam ediyordu...
Bir gün "iyi" olabilirim...
- Polymnia
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 35
- Kayıt: 13:09 24-Ağustos-2008
- Konum: Gaziantep
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
Koşuyordu, öyle hızlı koşuyordu ki birinin onu durdurmasından korkuyordu.Oysa nafile bir korkuydu bu durması gerektiğinde istemese de duracaktı, bunu idrak ettiği an durdu ve derin bir soluk aldı..Yavaş yavaş, izleyerek, tanık olarak sakin ve huzurlu yürümeye karar verdi..
Ölçülü güzelliğin aşığıyız.
Thukydides
Thukydides
- Limos
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 171
- Kayıt: 12:45 12-Nisan-2010
- Konum: İzmir
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
Yürürken birden durakladı. Etrafına bakındı. Çocukluğunun geçtiği mahalleye gelmişti. Sokakta bir sürü küçük çocuk vardı. Gözü çocuklarda takılı kaldı. Kendi çocukluğunu anımsadı. O çocuklara marketten birşeyler almak için elini cebine attığında hiç parası olmadığını fark etti...
Bir gün "iyi" olabilirim...
-
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 3575
- Kayıt: 03:12 26-Ekim-2008
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
ve hiç yapması beklenmeyen birşey yaptı. o da kendinden beklemezdi.
- seqseq
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 282
- Kayıt: 01:58 20-Aralık-2010
- Konum: İzmir
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
Nasıl olduğunu anlayamadı.Bakakaldı sadece...Bir anda elinde birkaç bozukluk beliriverdi ve elleri, elleri küçülmüştü. Üstünde temiz kıyafetler, etrafta sanki bir bayram bir şölen havası vardı. Anlam veremedi ilk önce..Sonra arkasından bir el uzandı ve irkildi;
-Hadi git, dedi elin sahibi.
Bir elindeki paralara baktı birde uzanan ele, çok şaşkındı. O elin sahibi babasıydı, gülen bir yüzle ona bakıyordu ve "git" derken bakkalı gösteriyordu."Sonra arkadaşlarınla oynasın" dedi. Ve arkasını dönüp gitti.
"Evet zamanı geriye sardım..ama ama nasıl oldu bunu nasıl yaptım" diye geçirdi içinden.Bu gücün ona nasıl ve ne için bahşedildiğini düşünde saatlerce.. Yine yapabilirmiyim gidebilirmiyim bilinmeyen geleceğe......
-Hadi git, dedi elin sahibi.
Bir elindeki paralara baktı birde uzanan ele, çok şaşkındı. O elin sahibi babasıydı, gülen bir yüzle ona bakıyordu ve "git" derken bakkalı gösteriyordu."Sonra arkadaşlarınla oynasın" dedi. Ve arkasını dönüp gitti.
"Evet zamanı geriye sardım..ama ama nasıl oldu bunu nasıl yaptım" diye geçirdi içinden.Bu gücün ona nasıl ve ne için bahşedildiğini düşünde saatlerce.. Yine yapabilirmiyim gidebilirmiyim bilinmeyen geleceğe......
- SPQR
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 141
- Kayıt: 00:58 08-Ekim-2008
- sselvii
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 498
- Kayıt: 13:05 10-Mart-2017
- rüya_mavisi
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 340
- Kayıt: 00:09 24-Mart-2008
- Konum: uz bu mu yaniii?
Bir Hikâye Yazıyoruz
vinifera » 13:36 24-Aralık-2008
Dar ve karanlık sokaktaki eski, terkedilmiş evin en kuytu yerinde saklanmıştı eski zamanların kudretli kahramanı. Yüzyıllardır orda bekliyordu. İlk oluşundan beri binlerce kez biçim değiştirip var olmayı başarabilmişti ama şimdi...
PessimisT » 21:52 24-Aralık-2008
öyle güçsüzdü ki..Kendini tükenmiş,yalnız hissediyordu..Bir kenara öylece bırakılmıştı.Yeniden varolmayı deneyecek bir kıpırtı bile bulamıyordu içinde.Sarsmıştı onu yaşanmışlıklar.Geçmişe bakıp bu günlere nasıl geldiğini düşünürken geçiyordu zamanı..Geçmişin içinde kaybolmuş bir şimdideydi o.Çaresiz..
modus operandi » 20:13 25-Aralık-2008
"şimdi"likte miydi çaresizliği yoksa geçmişe gömülü ölü toprağıyla aynı kavanoza mı doldurmuştu kendini...bilemezdi..nereden bilsindi..toprağındaki küçük kurtçuğun bile bir gayesi vardı: onu yok etmek..o'nun ise yoktu..ne şimdi olabiliyordu geçmişini kabuğunda sürüklemekten, ne de yarın olabilecekti..biliyordu..ne var, ne yok..ne dün, ne bugün, ne yarın...
vinifera » 20:23 25-Aralık-2008
ama bir sabah bir tıkırtıyla irkildi. Kapının olduğu yerden incecik bir güneş ışığı sızdı içeri, geldi kuytuyu buldu. Gözlerini kıstı, başını arkaya çevirdi. Sonra uzanıp kapıya doğru baktı..
PessimisT » 23:07 25-Aralık-2008
kim gelmişti merak ediyordu..yoksa unutulmamış mıydı..onu hatırlayan,gücünü kudretini anımsayan birileri daha mı vardı ondan başka..biraz ürkek de olsa uzattı başını ışığa doğru..gözleri kamaşmıştı..uzun zamandır göremeyip hasret kaldığı gün ışığımıydı gözlerini kamaştıran yoksa karşısındaki bayanın gözlerindeki pırıltı mı? bunu o da bilmiyordu..karşısında ufak tefek bir bayan vardı..Gülüşündeki huzuru kalbinde hissetmişti birden..Kamaşan gözlerinin yanında onu ısıtmaya çalışan bir duygu da vardı üzerinde..ama kimdi bu masum bayan..kendi kendini kemiriyordu kaybolduğu soru işaretlerinde..
modus operandi » 21:24 27-Aralık-2008
merakla bakıyordu eşikte duran bayana.soru işaretlerine bir cevap olacak herhangibir kıpırtı bekliyordu.bu mudur değil midir beklenen kıpırtı bilinmez, birden ona doğru yürümeye başladı bayan.gözleri pırıl pırıl onun gözbebeklerine odaklanmış bir şekilde yanında durarak elini ona doğru uzattı.bir an duraksadı kahraman.dünyaya, insanlara, hatta kendine bile güvenini bukadar yitirmişken günün birinde kendisine uzanan bu meçhul ele karşılık vermeli miydi?
vinifera » 22:30 27-Aralık-2008
ürkerek, yavaşça elini uzatmıştı ki birden geri çekti. Ayağa kalktı. Kızı bir kenera itip kapıya koştu ve hızla kendini dışarı attı. Kız düştüğü duvar kenarında ağlayarak ahşap merdivenlerdeki uzaklaşan ayak seslerini dinliyordu.
modus operandi » 02:59 28-Aralık-2008
merdivenleri okadar hızlı inmişti ki sokak kapısının kenarında durup biraz soluklanması gerekti.bu arada da kapıdan başını uzattı, güneş ışığı gözlerini kamaştırdı.gözleri ışığa alışana kadar birsüre kısık bir şekilde etrafa baktı.herşey nekadar da değişmişti..sanki yüzyıllardır aynı yerde kıpırdamadan oturmuş gibiydi.o oturdu, yıllar geçti..en acısı da bu değil miydi zaten..bir kişi eksik ya da fazla..zaman akar,hayatlar değişir,yokluklara alışılır..yok olanın yeri öyle bir doldurulur ki bir zamanlar orada olduğuna inanmak bile zorlaşmıştır.
işte şimdi daha iyi anlıyordu yüzyılları içine atmakla, içinde biriktirmekle neler kaybettiğini..zaman onsuz akmış gitmişti..o ise izliyordu..bir kenarda..öylece...
vinifera » 20:45 10-Ocak-2009
Kayıt dışı
lucienne » 17:01 14-Ocak-2009
Aklının sonsuzluğunda zamanı yitiren adam, hissizliğinde kaybolmuş bir an. Karşısına çıkan geçmişinden bu kadar korkmak onun yıllardır bedenini ruhu için bir mezar haline getiren neden değil miydi? Geçmiş zaten onun bir parçası değil miydi? Birden aklında geçmişten sahneler canlanmaya başladı. Beyni onu genç kadını ilk gördüğü dakikaya götürdü.
Bir ilkbahar sabahıydı ve ise gitmeden önce simit almak için, simitçinin önünde sıraya girmişti. İşte ordaydı bütün güzelliği o da sırada bekliyordu.
zürafalar da koşar » 19:50 07-Nisan-2009
Simit kuşlarını gördün mü? dedi, simitlerle beslenmesini bilmeyen kedi. Oysa adamın kedileri duyduğu yoktu. Garip bir öyküye girmiş gibi düşündü kendini. Cebinde bir sek sek taşı buldu. Bayan Kirpi hemen arkasındaydı. Taşı ona verdi. Bayan Kirpi'nin kendini ne kadar aşağılanmış hissettiğini sonra anlayacaktım neyse ki. Zira bir kirpi hiç bir zaman zıplayamaz. Bu adamın Bayan Kirpi'yle son görüşmesi oldu. Kalbini bir kadına açmayı asla beceremeyeceğini düşündü. Düşündükçe yaşlanıyor muyum? dedi kendi kendine. Çocuklar, "düşünme düşemezsin ki zaten düşünden çıkardığın bir düşmeceye!" diye bağırdılar peşinden. Koştu. Koştu. Koştu. Bir içdenize geldi. Bu masalın da bir başkasınca kim bilir nasıl devam ettireleceğinden korkup, aceleyle şunu sorabildi (sadece): çıplaklığımı gördün mü?
vinifera » 23:09 20-Nisan-2009
amargi » 23:31 20-Nisan-2009
sonunda anladı ki beklemenin bir faydası yok ve eğer harekete geçmezse bu bekleyiş uzayıp gidecekti. Sonunda kararını verdi artık beklemeyecek ve yeni ufuklar açmak, yeni hikayeler öğrenmek , yeni insanlar tanımak ve yeni deneyimler keşfetmek için gidecekti... Macerasına başlamak için denizlere açılmaya karar verdi... limana gidip başına neler geleceğini düşünmeden gemiye bindi ve kendini rüzgara bıraktı....
lucienne » 09:30 21-Nisan-2009
Deniz gunes isiklari ve gokyuzu ucsuz bucaksiz karsisindaydi. Kendini ozgur hissetti. Karadakinden karkli bu gemide sadece kaderin sectikleri vardi. Gozlerini denizden alip gemideki insanlari aradi. Iste biri orda guverteyi temizliyor, belli ki gemide calisyor. Otede iki oglan anne ve babalari ile denize bakiyordu. Daha baskalari gazete okuyordu.
Kalabaligin icinde yerini aldi ve etrafini dinlemeye basladi. On tarafta iki adam stresli bir sekilde birseyler tartisiyordu. onlari dinlemeye basladi.
zürafalar da koşar » 20:10 22-Nisan-2009
"Humpty-dumpty" diyordu iki adamdan ilki "bir yumurta olmalı, yoksa ne diye yedide kalmalıydın bence diye bağırsın düşmeden hemen önce!"
(Gemi çoktan ayrıldığı kara parçasını ufacık bırakmıştı arkasında)
"Bir yumurtanın bile dokunmak için bir iki parmağı bulunabilir. Siz bir yumurta bile olamazsınınz" diye sürdürdü iki adamdan ikincisi.
Aslında ilki, ikincisi, tekrar ilki diye saymak oldukça güçtü. Sayıları sürekli karıştırıyordu. Başlangıçta bir saydığı adamın sonra iki olduğunu farkediyordu. böylece saymaktan vazgeçti.
Denizden ve artık işitmez olduğu diyologlardan aptallaşmıştı.
"Beş çayına yetişmem lazım" dedi bir an. Bunu içinden mi yoksa dışından mı söylediğini bilmiyordu. Konuşan iki adamdan ilkine ve ikincisine baktı.
"Galiba onlar da bilmiyorlar" diye düşündü.
(Saatin bir önemi yoksa beş çayının da bir önemi olmamalıydı. Ama insan böyledir işte, olmadık yerlerde olmadık alışkanlıklarını sürdürür)
"Bayan deniz kurbağası, öp beni yalancıktan" diye bağırdı.
Yoksa
"Öp beni yalancıktan" diye bağırdı Bayan deniz kurbağası mı olmalıydı?
Yoksa
"Yalancıktan bağırdı Bayan deniz kurbağası" mı ?
Yoksa
"Öp beni Bayan Deniz kurbağası" diye bağırdı Yalancıktan mı ?
Yoksa
"Yalancıktan Bayan deniz kurbağası" diye bağırdı Öp beni mi?
Bir türlü çıkaramıyordu.
Ellerini ceplerine soktu.
Karıştıra karıştıra ulaştı çiçeklere
...
vinifera » 22:46 23-Nisan-2009
gözü bir tanesine takıldı, uzandı kopardı ve çiçeğin şarkısını dinledi: "boynu bükük bir papatya olduğuma bakıp da senden vazgeçtim sanıp sakın aldanma..." kulağının arkasına iliştirdi çiçeği. Çiçek sürekli şarkı söyledi, o dinledi. İçinden saydı, yaprakları yolmadan "seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor, seviyor..." yaprakları yolup çiçeği susturmalıydı yoksa sonsuza dek sürecek gibiydi bu şarkı ve belirsizlik.
zürafalar da koşar » 13:50 05-Mayıs-2009
Çiçekleri yolup yemeğe başladı yapraklarını.
Çocuklar hala bağırıyordu: düşünme düşemezsin ki zaten düşünden çıkardığın bir düşmeceye
"Hayatının en hurda ayrımı"nı bulduğunu düşündü sonra ya da böyle bir öyküsü olabileceğine o da inandı..
vinifera » 23:49 06-Mayıs-2009
Öykü bitmiş gibi duruyordu. Herşey bitmiş gibiydi. Herşeyin bittiğini düşünen biri ne yapmalıydı... ya insan ölse bile hiçbirşeyin bitmediğini öğrenen biri. Eninde sonunda ölmeliydi ona göre. Gününü ya kendi seçer ya tanrıya bırakır, farketmezdi. Yeter ki ölümü düşünsün, ölümü düşündükçe hayat daha katlanılır olabiliyordu çünkü. Herşey şimdi bitmemişse bile birgün nasılsa bitecekti ya da kimbilir belki bitmişti. Buna inanmak, üstelik hala bitmediğini bilmek iyiydi. Dengede tutuyordu onu. Yoksa delirebilir ve bu delilik anında öleceği güne karar verebilirdi.
lucienne » 09:12 07-Mayıs-2009
Delilik ve ölüm arasında sadece bir cinnet anı vardı. Yorgundu. Düsündükçe daha cok yoruldu. Yoruldukça sustu içindeki ses. Sustu ve yerini tatlı bir sarhosluğa bıraktı. Gece sardı ruhunu, uyku kucakladı. Zaman acelesi varmışcasına koştu yine, dünya durdu gözlerinde. Ne rüya gördü ne ses duydu. Yanlızca o vardı.
vinifera » 19:22 14-Mayıs-2009
Sustukça büyüyordu sessizlik. Ağırlaşıyor, görünür oluyordu sanki.
Limos » 14:37 21-Mayıs-2010
"Bu sessizlikten ,bu ağırlıktan kurtulmam gerek, yoksa delireceğim" dedi. Yığıldığı yerden kalkarak lavoboya yöneldi. Musluğu açtı,yüzünü yıkadı. Başını hafifçe kaldırdı, aynada kendisini izlemeye başladı. Yaşlandıkça ölmüş babasına ne çok benzediğini fark etti. Yüzündeki kırışıklıkların şekli bile aynıydı. " Seni de çok özledim" dedi kendi kendine. Birden bütün başına gelenleri anımsadı. "Sen gittikten sonra..." dedi. Derin bir nefes aldı ve dudaklarından tekrar şu sözcükler döküldü "Sen gittikten sonra, nasıl dağıldık biz,bak nerelerdeyim,görüyor musun?" Tutamadı gözyaşlarını. Önce usulca ağladı, içindeki acı onları da çoğalttı git gide.Hıçkıra hıçkıra rüzgara doğru koşmaya başladı. Bu koşu önüne set koyulamayacak kadar coşkun adımlarla, nereye gideceğini bile bilmeden öylece devam ediyordu...
Polymnia » 14:27 23-Mayıs-2010
Koşuyordu, öyle hızlı koşuyordu ki birinin onu durdurmasından korkuyordu.Oysa nafile bir korkuydu bu durması gerektiğinde istemese de duracaktı, bunu idrak ettiği an durdu ve derin bir soluk aldı..Yavaş yavaş, izleyerek, tanık olarak sakin ve huzurlu yürümeye karar verdi..
Limos » 11:30 26-Mayıs-2010
Yürürken birden durakladı. Etrafına bakındı. Çocukluğunun geçtiği mahalleye gelmişti. Sokakta bir sürü küçük çocuk vardı. Gözü çocuklarda takılı kaldı. Kendi çocukluğunu anımsadı. O çocuklara marketten birşeyler almak için elini cebine attığında hiç parası olmadığını fark etti...
vinifera » 19:03 29-Eylül-2010
ve hiç yapması beklenmeyen birşey yaptı. o da kendinden beklemezdi.
seqseq » 17:16 11-Şubat-2011
Nasıl olduğunu anlayamadı.Bakakaldı sadece...Bir anda elinde birkaç bozukluk beliriverdi ve elleri, elleri küçülmüştü. Üstünde temiz kıyafetler, etrafta sanki bir bayram bir şölen havası vardı. Anlam veremedi ilk önce..Sonra arkasından bir el uzandı ve irkildi;
-Hadi git, dedi elin sahibi.
Bir elindeki paralara baktı birde uzanan ele, çok şaşkındı. O elin sahibi babasıydı, gülen bir yüzle ona bakıyordu ve "git" derken bakkalı gösteriyordu."Sonra arkadaşlarınla oynasın" dedi. Ve arkasını dönüp gitti.
"Evet zamanı geriye sardım..ama ama nasıl oldu bunu nasıl yaptım" diye geçirdi içinden.Bu gücün ona nasıl ve ne için bahşedildiğini düşünde saatlerce.. Yine yapabilirmiyim gidebilirmiyim bilinmeyen geleceğe......
not: birleştirilmiş son haliyle...
Dar ve karanlık sokaktaki eski, terkedilmiş evin en kuytu yerinde saklanmıştı eski zamanların kudretli kahramanı. Yüzyıllardır orda bekliyordu. İlk oluşundan beri binlerce kez biçim değiştirip var olmayı başarabilmişti ama şimdi...
PessimisT » 21:52 24-Aralık-2008
öyle güçsüzdü ki..Kendini tükenmiş,yalnız hissediyordu..Bir kenara öylece bırakılmıştı.Yeniden varolmayı deneyecek bir kıpırtı bile bulamıyordu içinde.Sarsmıştı onu yaşanmışlıklar.Geçmişe bakıp bu günlere nasıl geldiğini düşünürken geçiyordu zamanı..Geçmişin içinde kaybolmuş bir şimdideydi o.Çaresiz..
modus operandi » 20:13 25-Aralık-2008
"şimdi"likte miydi çaresizliği yoksa geçmişe gömülü ölü toprağıyla aynı kavanoza mı doldurmuştu kendini...bilemezdi..nereden bilsindi..toprağındaki küçük kurtçuğun bile bir gayesi vardı: onu yok etmek..o'nun ise yoktu..ne şimdi olabiliyordu geçmişini kabuğunda sürüklemekten, ne de yarın olabilecekti..biliyordu..ne var, ne yok..ne dün, ne bugün, ne yarın...
vinifera » 20:23 25-Aralık-2008
ama bir sabah bir tıkırtıyla irkildi. Kapının olduğu yerden incecik bir güneş ışığı sızdı içeri, geldi kuytuyu buldu. Gözlerini kıstı, başını arkaya çevirdi. Sonra uzanıp kapıya doğru baktı..
PessimisT » 23:07 25-Aralık-2008
kim gelmişti merak ediyordu..yoksa unutulmamış mıydı..onu hatırlayan,gücünü kudretini anımsayan birileri daha mı vardı ondan başka..biraz ürkek de olsa uzattı başını ışığa doğru..gözleri kamaşmıştı..uzun zamandır göremeyip hasret kaldığı gün ışığımıydı gözlerini kamaştıran yoksa karşısındaki bayanın gözlerindeki pırıltı mı? bunu o da bilmiyordu..karşısında ufak tefek bir bayan vardı..Gülüşündeki huzuru kalbinde hissetmişti birden..Kamaşan gözlerinin yanında onu ısıtmaya çalışan bir duygu da vardı üzerinde..ama kimdi bu masum bayan..kendi kendini kemiriyordu kaybolduğu soru işaretlerinde..
modus operandi » 21:24 27-Aralık-2008
merakla bakıyordu eşikte duran bayana.soru işaretlerine bir cevap olacak herhangibir kıpırtı bekliyordu.bu mudur değil midir beklenen kıpırtı bilinmez, birden ona doğru yürümeye başladı bayan.gözleri pırıl pırıl onun gözbebeklerine odaklanmış bir şekilde yanında durarak elini ona doğru uzattı.bir an duraksadı kahraman.dünyaya, insanlara, hatta kendine bile güvenini bukadar yitirmişken günün birinde kendisine uzanan bu meçhul ele karşılık vermeli miydi?
vinifera » 22:30 27-Aralık-2008
ürkerek, yavaşça elini uzatmıştı ki birden geri çekti. Ayağa kalktı. Kızı bir kenera itip kapıya koştu ve hızla kendini dışarı attı. Kız düştüğü duvar kenarında ağlayarak ahşap merdivenlerdeki uzaklaşan ayak seslerini dinliyordu.
modus operandi » 02:59 28-Aralık-2008
merdivenleri okadar hızlı inmişti ki sokak kapısının kenarında durup biraz soluklanması gerekti.bu arada da kapıdan başını uzattı, güneş ışığı gözlerini kamaştırdı.gözleri ışığa alışana kadar birsüre kısık bir şekilde etrafa baktı.herşey nekadar da değişmişti..sanki yüzyıllardır aynı yerde kıpırdamadan oturmuş gibiydi.o oturdu, yıllar geçti..en acısı da bu değil miydi zaten..bir kişi eksik ya da fazla..zaman akar,hayatlar değişir,yokluklara alışılır..yok olanın yeri öyle bir doldurulur ki bir zamanlar orada olduğuna inanmak bile zorlaşmıştır.
işte şimdi daha iyi anlıyordu yüzyılları içine atmakla, içinde biriktirmekle neler kaybettiğini..zaman onsuz akmış gitmişti..o ise izliyordu..bir kenarda..öylece...
vinifera » 20:45 10-Ocak-2009
Konu Dışı
ve kimse yazmadığı için adamcağız 18 gün boyunca o duvarın kenarında oturmuuuuş, yağmur yağmış, kar yağmış, geceleri ayyaşlar musallat olmuş ama orda öylece durmuuşşş. Arada bir modus operendi n'oldu bizim şu kahramana diye gelmiş bakmış, ondan başka adamcağızı düşünen bi de vinifera varmış ama o da ne yazsam diye düşünüyomuş, aklına gelenleri de yazmıyormuş. Aklına da gele gele sokağından başından Tepegöz çıksa gelse gibi acaip şeyler geliyormuş. Çünkü bi vukuat olması lazımmış böyle betim betim nereye kadar
lucienne » 17:01 14-Ocak-2009
Aklının sonsuzluğunda zamanı yitiren adam, hissizliğinde kaybolmuş bir an. Karşısına çıkan geçmişinden bu kadar korkmak onun yıllardır bedenini ruhu için bir mezar haline getiren neden değil miydi? Geçmiş zaten onun bir parçası değil miydi? Birden aklında geçmişten sahneler canlanmaya başladı. Beyni onu genç kadını ilk gördüğü dakikaya götürdü.
Bir ilkbahar sabahıydı ve ise gitmeden önce simit almak için, simitçinin önünde sıraya girmişti. İşte ordaydı bütün güzelliği o da sırada bekliyordu.
zürafalar da koşar » 19:50 07-Nisan-2009
Simit kuşlarını gördün mü? dedi, simitlerle beslenmesini bilmeyen kedi. Oysa adamın kedileri duyduğu yoktu. Garip bir öyküye girmiş gibi düşündü kendini. Cebinde bir sek sek taşı buldu. Bayan Kirpi hemen arkasındaydı. Taşı ona verdi. Bayan Kirpi'nin kendini ne kadar aşağılanmış hissettiğini sonra anlayacaktım neyse ki. Zira bir kirpi hiç bir zaman zıplayamaz. Bu adamın Bayan Kirpi'yle son görüşmesi oldu. Kalbini bir kadına açmayı asla beceremeyeceğini düşündü. Düşündükçe yaşlanıyor muyum? dedi kendi kendine. Çocuklar, "düşünme düşemezsin ki zaten düşünden çıkardığın bir düşmeceye!" diye bağırdılar peşinden. Koştu. Koştu. Koştu. Bir içdenize geldi. Bu masalın da bir başkasınca kim bilir nasıl devam ettireleceğinden korkup, aceleyle şunu sorabildi (sadece): çıplaklığımı gördün mü?
vinifera » 23:09 20-Nisan-2009
ama düşmüştü ve gönlü düştüğü yerde kalmaya meyilliydi. Bilinçsizce sürüyordu düşüncesini. Farkında olmadan kararlar vermiş, düştüğü yerde beklemeye başlamıştı. Sonsuza kadar bekleyebileceğini sanıyor, yine de bir sonu olmasını umarak günleri sayıyordu.Çocuklar, "düşünme düşemezsin ki zaten düşünden çıkardığın bir düşmeceye!" diye bağırdılar peşinden.
amargi » 23:31 20-Nisan-2009
sonunda anladı ki beklemenin bir faydası yok ve eğer harekete geçmezse bu bekleyiş uzayıp gidecekti. Sonunda kararını verdi artık beklemeyecek ve yeni ufuklar açmak, yeni hikayeler öğrenmek , yeni insanlar tanımak ve yeni deneyimler keşfetmek için gidecekti... Macerasına başlamak için denizlere açılmaya karar verdi... limana gidip başına neler geleceğini düşünmeden gemiye bindi ve kendini rüzgara bıraktı....
lucienne » 09:30 21-Nisan-2009
Deniz gunes isiklari ve gokyuzu ucsuz bucaksiz karsisindaydi. Kendini ozgur hissetti. Karadakinden karkli bu gemide sadece kaderin sectikleri vardi. Gozlerini denizden alip gemideki insanlari aradi. Iste biri orda guverteyi temizliyor, belli ki gemide calisyor. Otede iki oglan anne ve babalari ile denize bakiyordu. Daha baskalari gazete okuyordu.
Kalabaligin icinde yerini aldi ve etrafini dinlemeye basladi. On tarafta iki adam stresli bir sekilde birseyler tartisiyordu. onlari dinlemeye basladi.
zürafalar da koşar » 20:10 22-Nisan-2009
"Humpty-dumpty" diyordu iki adamdan ilki "bir yumurta olmalı, yoksa ne diye yedide kalmalıydın bence diye bağırsın düşmeden hemen önce!"
(Gemi çoktan ayrıldığı kara parçasını ufacık bırakmıştı arkasında)
"Bir yumurtanın bile dokunmak için bir iki parmağı bulunabilir. Siz bir yumurta bile olamazsınınz" diye sürdürdü iki adamdan ikincisi.
Aslında ilki, ikincisi, tekrar ilki diye saymak oldukça güçtü. Sayıları sürekli karıştırıyordu. Başlangıçta bir saydığı adamın sonra iki olduğunu farkediyordu. böylece saymaktan vazgeçti.
Denizden ve artık işitmez olduğu diyologlardan aptallaşmıştı.
"Beş çayına yetişmem lazım" dedi bir an. Bunu içinden mi yoksa dışından mı söylediğini bilmiyordu. Konuşan iki adamdan ilkine ve ikincisine baktı.
"Galiba onlar da bilmiyorlar" diye düşündü.
(Saatin bir önemi yoksa beş çayının da bir önemi olmamalıydı. Ama insan böyledir işte, olmadık yerlerde olmadık alışkanlıklarını sürdürür)
"Bayan deniz kurbağası, öp beni yalancıktan" diye bağırdı.
Yoksa
"Öp beni yalancıktan" diye bağırdı Bayan deniz kurbağası mı olmalıydı?
Yoksa
"Yalancıktan bağırdı Bayan deniz kurbağası" mı ?
Yoksa
"Öp beni Bayan Deniz kurbağası" diye bağırdı Yalancıktan mı ?
Yoksa
"Yalancıktan Bayan deniz kurbağası" diye bağırdı Öp beni mi?
Bir türlü çıkaramıyordu.
Ellerini ceplerine soktu.
Karıştıra karıştıra ulaştı çiçeklere
...
vinifera » 22:46 23-Nisan-2009
gözü bir tanesine takıldı, uzandı kopardı ve çiçeğin şarkısını dinledi: "boynu bükük bir papatya olduğuma bakıp da senden vazgeçtim sanıp sakın aldanma..." kulağının arkasına iliştirdi çiçeği. Çiçek sürekli şarkı söyledi, o dinledi. İçinden saydı, yaprakları yolmadan "seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor, seviyor..." yaprakları yolup çiçeği susturmalıydı yoksa sonsuza dek sürecek gibiydi bu şarkı ve belirsizlik.
zürafalar da koşar » 13:50 05-Mayıs-2009
Çiçekleri yolup yemeğe başladı yapraklarını.
Çocuklar hala bağırıyordu: düşünme düşemezsin ki zaten düşünden çıkardığın bir düşmeceye
"Hayatının en hurda ayrımı"nı bulduğunu düşündü sonra ya da böyle bir öyküsü olabileceğine o da inandı..
Konu Dışı
içten yalanlarımla.
Öykü bitmiş gibi duruyordu. Herşey bitmiş gibiydi. Herşeyin bittiğini düşünen biri ne yapmalıydı... ya insan ölse bile hiçbirşeyin bitmediğini öğrenen biri. Eninde sonunda ölmeliydi ona göre. Gününü ya kendi seçer ya tanrıya bırakır, farketmezdi. Yeter ki ölümü düşünsün, ölümü düşündükçe hayat daha katlanılır olabiliyordu çünkü. Herşey şimdi bitmemişse bile birgün nasılsa bitecekti ya da kimbilir belki bitmişti. Buna inanmak, üstelik hala bitmediğini bilmek iyiydi. Dengede tutuyordu onu. Yoksa delirebilir ve bu delilik anında öleceği güne karar verebilirdi.
lucienne » 09:12 07-Mayıs-2009
Delilik ve ölüm arasında sadece bir cinnet anı vardı. Yorgundu. Düsündükçe daha cok yoruldu. Yoruldukça sustu içindeki ses. Sustu ve yerini tatlı bir sarhosluğa bıraktı. Gece sardı ruhunu, uyku kucakladı. Zaman acelesi varmışcasına koştu yine, dünya durdu gözlerinde. Ne rüya gördü ne ses duydu. Yanlızca o vardı.
vinifera » 19:22 14-Mayıs-2009
Sustukça büyüyordu sessizlik. Ağırlaşıyor, görünür oluyordu sanki.
Limos » 14:37 21-Mayıs-2010
"Bu sessizlikten ,bu ağırlıktan kurtulmam gerek, yoksa delireceğim" dedi. Yığıldığı yerden kalkarak lavoboya yöneldi. Musluğu açtı,yüzünü yıkadı. Başını hafifçe kaldırdı, aynada kendisini izlemeye başladı. Yaşlandıkça ölmüş babasına ne çok benzediğini fark etti. Yüzündeki kırışıklıkların şekli bile aynıydı. " Seni de çok özledim" dedi kendi kendine. Birden bütün başına gelenleri anımsadı. "Sen gittikten sonra..." dedi. Derin bir nefes aldı ve dudaklarından tekrar şu sözcükler döküldü "Sen gittikten sonra, nasıl dağıldık biz,bak nerelerdeyim,görüyor musun?" Tutamadı gözyaşlarını. Önce usulca ağladı, içindeki acı onları da çoğalttı git gide.Hıçkıra hıçkıra rüzgara doğru koşmaya başladı. Bu koşu önüne set koyulamayacak kadar coşkun adımlarla, nereye gideceğini bile bilmeden öylece devam ediyordu...
Polymnia » 14:27 23-Mayıs-2010
Koşuyordu, öyle hızlı koşuyordu ki birinin onu durdurmasından korkuyordu.Oysa nafile bir korkuydu bu durması gerektiğinde istemese de duracaktı, bunu idrak ettiği an durdu ve derin bir soluk aldı..Yavaş yavaş, izleyerek, tanık olarak sakin ve huzurlu yürümeye karar verdi..
Limos » 11:30 26-Mayıs-2010
Yürürken birden durakladı. Etrafına bakındı. Çocukluğunun geçtiği mahalleye gelmişti. Sokakta bir sürü küçük çocuk vardı. Gözü çocuklarda takılı kaldı. Kendi çocukluğunu anımsadı. O çocuklara marketten birşeyler almak için elini cebine attığında hiç parası olmadığını fark etti...
vinifera » 19:03 29-Eylül-2010
ve hiç yapması beklenmeyen birşey yaptı. o da kendinden beklemezdi.
seqseq » 17:16 11-Şubat-2011
Nasıl olduğunu anlayamadı.Bakakaldı sadece...Bir anda elinde birkaç bozukluk beliriverdi ve elleri, elleri küçülmüştü. Üstünde temiz kıyafetler, etrafta sanki bir bayram bir şölen havası vardı. Anlam veremedi ilk önce..Sonra arkasından bir el uzandı ve irkildi;
-Hadi git, dedi elin sahibi.
Bir elindeki paralara baktı birde uzanan ele, çok şaşkındı. O elin sahibi babasıydı, gülen bir yüzle ona bakıyordu ve "git" derken bakkalı gösteriyordu."Sonra arkadaşlarınla oynasın" dedi. Ve arkasını dönüp gitti.
"Evet zamanı geriye sardım..ama ama nasıl oldu bunu nasıl yaptım" diye geçirdi içinden.Bu gücün ona nasıl ve ne için bahşedildiğini düşünde saatlerce.. Yine yapabilirmiyim gidebilirmiyim bilinmeyen geleceğe......
not: birleştirilmiş son haliyle...
"o değil de pandalar çok yalnııııız"
-
- Uzaklaştırıldı!
- Mesajlar: 102
- Kayıt: 10:13 15-Mart-2017
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
bunu daha önce neden kimse akıl etmemişti ki
- sselvii
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 498
- Kayıt: 13:05 10-Mart-2017