Marx İçin, Louis Althusser
- kırmızı kedi
- Forum Yöneticisi
- Mesajlar: 507
- Kayıt: 18:31 02-Mayıs-2017
Marx İçin, Louis Althusser
Sosyalist “hümanizm” gündemde.
Sosyalizmden (herkese emeğine göre) komünizme (her kese ihtiyacına göre) götürecek sürece girmiş olan Sovyetler Birliği, sloganı ilan etmektedir: Her Şey Insan Için. Yeni te malarda işlemektedir: Birey özgürlüğü, yasallığa saygı, kişi haysiyeti. Işçi partilerinde sosyalist hümanizmin gerçekleş tirdikleri kutlanmakta ve teorik tezler Kapital’de ve daha sık olarak da Marx’ın Gençlik Eserleri’nde aranmaktadır.
Bu tarihsel bir olaydır. Sosyalist hümanizmin komünist lerle sosyaldemokratlar arasında bir diyaloğu, hatta savaşı ve sefaleti reddeden bu “iyi niyetli” insanlarla daha geniş bir alışverişi mümkün kılacak kadar ikna edici ve çekici bir tema olup olmadığı sorusunu kendimize sorabiliriz. Günü müzde, Hümanizmin büyük yolu da sosyalizme götürür gibidir.
Aslında, devrimci mücadelenin hedefi her zaman için sömürünün sona ermesi ve dolayısıyla insanın kurtuluşu olmuştur. Ama, tarihsel olarak birinci evresinde, Marx’ın öngördüğü gibi, sınıf mücadelesi biçimini alması gereki yordu. Devrimci hümanizm, bu durumda, ancak bir “sınıf hümanizmi”, “proletarya hümanizmi” olabilirdi. Insanın sömürülmesinin sona ermesi, sınıf sömürüsünün sona ermesi anlamına gelir. Insanın kurtuluşu işçi sınıfının kurtuluşu ve her şeyden önce de proletarya diktatörlüğü yoluyla kurtuluşu anlamına gelir. Kırk yılı aşkın bir süreden beri, SSCB’de, “sosyalist hümanizm” kendini şahıs özgürlüğü te rimleriyle ifade etmeden önce, devasa mücadeleler aracılığıyla, sınıf diktatörlüğü terimleriyle ifade etti.*
Proletarya diktatörlüğünün sonu SSCB’de ikinci bir tarih sel evre açtı. Sovyet yurttaşları şöyle diyor: Bizde uzlaşmaz sı nıflar kalmadı, proletarya diktatörlüğü işlevini yerine getirdi, devlet artık bir sınıf devleti değil, tüm halkın (her bir kişinin) devleti. Fiili olarak, insanlara SSCB’de artık sınıf farkı gözet meden davranılmaktadır, yani şahıs olarak. Sınıf hümanizmi terimlerinin yerine, ideoloji’de, sosyalist şahıs hümanizmi te malarının geçtiği görülmektedir.
On yıl önce, sosyalist hümanizm ancak tek bir biçimde mevcuttu: Sınıf hümanizmi. Bugün, iki biçimde mevcuttur: Proletarya diktatörlüğünün hâlâ hüküm sürdüğü yerlerde (Çin vs.) sınıf hümanizmi ve proletarya dikatörlüğünün ge ride kaldığı yerlerde (SSCB) şahıs (sosyalist) hümanizmi. Iki biçim de zorunlu iki tarihsel evreye denk düşer. “Sınıf” hümanizmi kendi gerçekleşmiş geleceğini “şahıs” hümaniz minde seyredebilir.
Tarihin bu dönüşümü, zihniyetlerdeki bazı dönüşümleri aydınlatmaktadır. Sosyaldemokratların (burjuva) şahıs hümanizmi adına reddettikleri ve onları komünistlerle şiddetli biçimde karşı karşıya getiren proletarya diktatörlüğü SSCB’de aşılmıştır. Dahası, Batı Avrupa’da bu sürecin barışçıl ve kısa biçimler alabileceği de öngörülmektedir. Bundan böyle, iki şahıs “hümanizmi” arasında –sosyalist hümanizm ve liberal burjuva ya da Hıristiyan hümanizmi– bir tür buluşma ortaya çıkmaktadır. SSCB’nin “özgürleşmesi” ikin cilere güvence vermektedir. Sosyalist hümanizme gelince, yalnızca çelişkilerin eleştirisi olarak değil, aynı zamanda ve
özellikle, burjuva hümanizminin “en soylu” özlemlerinin gerçekleşmesi olarak da kabul edilebilir. Insanlık, geçmiş teki Hıristiyan ve burjuva hümanizm taslaklarında temsil edilmiş binlerce yıllık düşünün sosyalist hümanizmde ni hayet gerçekleştiğini görecektir: Insanda ve insanlar arasın da nihayet Insan’ın hükümranlığı başlamaktadır.
Marx’ın 1844 Elyazmaları’nın içindeki kehanetvari vaadi gerçekleşmiş olacaktır: “Komünizm… insanın insani özüne sahip çıkması demek olan bu komünizm, tamamlanmış doğal- cılıktır = hümanizm…”
"İlk hayaletlerden birinin Hegelin gölgesi olduğunu görmek…" Şurası artık kesin, ancak ekonomi (kapitalizm) temelinde varolabilen nasyonalizm ile sosyalizm arasındaki netameli ilişkinin doğasını anlayabilmenin sine qua non koşulu bu öneride gizli. Hatta etik-ekonomik bir -ideal değil- idea, "düzenleyici fikir" olarak komünizmin doğasını anlayabilmek de… Anaakım Marksistlerin aksine, Althusserin deyişiyle, "Genç Marx asla Hegelci değildi", bilakis, radikal bir Hegel eleştirisinden doğmuştu! Kantçı anlamda bir eleştiriden…
Marxın Hegelden kopuş sürecini, yani "öğe" değiştirebilmesini mümkün kılan çalışmayı tanımlamak için Althusserin kullandığı kavram bilindiği üzere "epistemolojik kopuş"tur. Marx İçin ise işte bu "epistemolojik kopuş" sürecini enine boyuna analiz ettiği opus magnumudur Althusserin. İyi okumalar!
Ahmet Öz
"Marx İçin": Bir çağrı, hatta bir slogan niteliğinde ki bu ad, bugün hâlâ otuz yıl önceki kadar yüksek sesle ve güçlü bir şekilde -belki de yeniden- çınlıyor. Ama bambaşka nedenlerle ve tamamen farklı bir bağlamda çınlıyor. Alt husserin kitabı bugün artık yeni okurlara seslenmektedir; dahası, bu kitabı yeniden okuyacak eski okurların kendileri ve metin algılayışları da elbette derinden değişmiştir.
Étienne Balibar
(Tanıtım Bülteninden)
* Burada “sınıf hümanizmi”ni; Lenin’in sosyalist Ekim devriminin ikti darı emekçilere, işçilere ve yoksul köylülere vermiş olduğunu ve onlar hesabına, önceden asla bilmedikleri yaşam, eylem ve gelişme koşullarını emekçiler için demokrasi, sömürücüler üzerinde diktatörlük– sağladığını söylediği anlamda anlıyoruz. “Sınıf hümanizmi”ni, Marx’ın Gençlik Eserleri’nde ele alındığı gibi, proletaryanın, “yabancılaşması” içinde insanın özünü temsil ettiği, devrimin de bu özün “gerçekleşmesi”ni sağlayacağı anlamında düşünmüyoruz: Proletaryanın bu “dini” anlamı (“evrensel sınıf”; çünkü o “kendi yitimine karşı isyan etmiş” “insanın yitimi”dir), Geschichte und Klassenbewusstsein’da genç Lukács tarafından yeniden ele alınmıştır.
Sayfa Sayısı: 336
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: İthaki Yayınları