1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Osman Hamdi Bey: Biyografisi, Çalışmaları

Gönderilme zamanı: 15:57 16-Ekim-2015
gönderen sonerium
1842-1910

İstanbul’da doğan Osman Hamdi, II. Abdülhamit dönemi sadrazamı olan Ethem Paşa’nın oğludur. İstanbul’da Mekteb-i Maarif- Adliye’de okumuş 1858’de henüz onaltı yaşındayken bir ödevle Sırbistan’a ve sonra da babasıyla birlikte Viyana’ya geçerek orada müzeler ve resimle ilgilenmiştir. Bu gezi sırasında edindiği izlenimler bilim ve sanat hayatını önemli ölçüde etkilemiştir.

1857’de hukuk öğrenimi için Paris’e giden Osman Hamdi, burada güzel sanatlar okuluna devam etmiş bir yandan da özel resim atölyelerinde çalışmıştır. Osman Hamdi burada Boulanger (1086-1867) ve Gerome (1924-1904)’un atölyelerine devam etmiştir.

1867’de Paris genel sergisinde Osmanlı hükümetinin temsilcisi olarak bulunmuştur. Osman Hamdi Paris’ten dönüşünde, Mithat Paşa’nın Bağdat valiliği sırasında, umuru ecnebiye müdürü olarak Bağdat’ta görev almış, daha sonra da İstanbul’da yabancı elçilerin protokol işleriyle görevlendirilmiştir (1871-1875).

1874’de Viyana uluslar arası sergisinde yönetici olarak görevlendirilmiştir.

1881’e kadar basın müdürlüğü ile birlikte pek çok görevde bulunmuş 1881’de D.P. Dethier’in yerine Osmanlı Müzesi Müdürlüğüne atanmış ve Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi (Güzel Sanatlar Akademisi)’ni kurmuştur (1883).

Dünyaca tanınan sanatçıların eserlerinden kopyalarla yerli sanatçılarımızın eserlerini birlikte sergileyen bir müzenin kurulması konusunda ilk girişim de onun tarafından yapılmıştır. Ancak parasal yetersizlik ve daha pek çok güçlük nedeniyle başarılamamıştır. Sonradan kardeşi H. Ethem tarafından dünya müzelerindeki tabloların kopyalarını yaptırarak bir koleksiyonu yaptırılmıştır. Bu koleksiyon, 27 ekim 1915’te Cağaloğlu’nda dil okulu olarak yapılmış olan, sonradan Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi’ne bırakılan yapının üst kat büyük salonu ile yanındaki odada sergilenmiştir.
Osman Hamdi’nin sanatçı yönü arkeoloji alanındaki çalışmalarına da yansımıştır.

Osman Hamdi müze müdürlüğüne atandıktan sonra ilk iş olarak Dr. Dethier zamanında Çinili Köşk içinde üst üste yığıl halde duran eserleri düzenlemeye başlamıştır. O zamana kadar Arkeoloji alanında yetkin kişilerin bulunmayışından ötürü bu iş, Osman Hamdi için zor bir görev olmuştur. Osman Hamdi bu elverişsiz koşulla içinde padişaha pek çok bildiride bulunmuş, eski eserler biliminin ne kadar önemli olduğunu, müzelerin bir depo olmaktan çıkarılması gerektiğini belirtmiştir. Dahiliye Nazırı olan babası Ethem Paşa’nın mevkisinden faydalanarak Avrupa’nın tanınmış müzeci ve sanat tarihçilerini getirmeyi başarmıştır. O zamanki Franzsı elçisi Tissou aracılığı ile Fransa encümeni daniş üyesi, ünlü sanat tarihçi Salomon Reinach’ı getirterek müzedeki eserlerin bölümlenmesinin yanı sıra bütün koleksiyonların bir sıralamasını da yaptırarak işleri düzenlemiştir. Bunun yanında eski Eserler Tüzüğü’nü değiştirerek dışarıya eser kaçırılmasını önlemiştir. Yeni tüzüğün uygulanmasıyla (1883) yurttaki yerli ve yabancı halkın resmi izinle yapacakları kazılarda çıkacak eserlerle, rasgele sağlanan bütün eserlerin doğrudan müzeye mal edilmesi güvenlik altına alınmış oluyordu. Bu değişiklik yurt dışında pek çok eleştiriye uğramış ve iyi karşılanmamıştır.

Osman Hamdi bir yandan müzeyi zenginleştirmek için, hükümetten maddi destek alarak kazılar yapmıştır.

İlk kazıya Ethem Paşa’nın toplayıp oğlu Osman Hamdi’ye verdiği paralarla başlanmıştır. Etolia (Bergama ve Ayvalık çevresi) bölgesindeki bazı şehirlerin lahitlerini aramak için yapılan kazılardan iyi sonuç alınınca bütçeden müze müdürlüğü için ödenek ayrılmıştır. Osman Hamdi müze müdürlüğüne getirilmeden önce Prof. Sister tarafından başlanmış olan Nemrut Dağı’ndaki kazılarda Antiochos’un mezarlarının bulunmuş olduğunu duymuştu. Kazı yerine giderek kendisi incelemelerde bulunmuştur. Daha sonra Adana / Zincirli’ye gitmiştir, burada Osman Hamdi’nin çalışmalarından sonra Alman Humann ve Lechat tarafından üç kazı çalışması yapılarak üzerinde Hititçe yazılar bulunan levhalar ve bazı figürler bulunmuş, bunlar müzeye taşınmıştır.

Osman Hamdi 1887-1888 yıllarında yaptığı kazılarda içinde dünyaca ünlü İskender Lahdi’nin de bulunduğu lahitler ortaya çıkarmıştır. Bu eserler ona uluslar arası bir ün sağlamıştır.

Osman Hamdi kendi yönetiminde yapılan kazıları yürütürken bir yandan da Suriye’ni farklı yerlerinde yapılan kazılarda çıkarılan eserler İstanbul’a gönderilmeye başlanmış, Anadolu’da yapılan kazılarda da yabancı arkeologlar tarafından pek çok eser ortaya çıkarılmıştır.

Osman Hamdi daha çok Aydın çevresinde araştırma yapmış ve kazılardan başarılı sonuçlar almıştır. Ancak II. Abdülhamit bu yerlerde dolaşmasını yasakladığından kazıyı kardeşi Halil Ethem gözetmiştir. Bu çevrede Aydın ili Menteşe sancağına bağlı Milas ilçesi içinde Lagina Hekate Tapınağı’nın kabartma frizlerini ortaya çıkarmıştır (1891-1892). Tralleis de yapılan kazı da (1902) çok değerli mermer eserler bulunmuştur. Menderes Magnesiası’ndaki Artemis Tapınağı’nın frizlerinin büyük kısmı ile birlikte pek çok değerli eser ortaya çıkarılmıştır.

Osman Hamdi vatansever ve ilerici bir karaktere sahip olması ve yorulmak bilmez çalışma azmiyle yirmi beş yıl gibi kısa bir zamanda kuruluşu dünyaca tanınan bir müze haline getirmiştir. Müze olarak kullanılan Çinili köşk içinde yer kalmayışı ve sahip olunan eserlerin sergilenmesi için ayrılmış bir yapının önemini ilgili kişilere anlatarak yeni bir müze yapılmasını sağlamıştır.

Uluslar arası pek çok bilim ve sanat kuruluşunda yer almış olan Osman Hamdi, Enstitüt de France, Berlin, Londra, Viyana, Boston, Philedelphia Eski Esreler Bilimi enstitüleri, Atina Eski esreler Bilim Derneği üyesi, İngiliz Mimarlık Akademisi onursal üyesi, İngiliz Mimarlık Akademisi onursal üyesi, Avusturya Güzel Sanatlar Müzesi haberleşme üyesi olmuştur. Ayrıca Oxford Üniversitesinde doktorluk sanını almış, Londra Güzel Sanatlar Akademisi üyesi olmuştur. Osman Hamdi, müzeye alınışın 25. yılında (1906) Bon, Heidelberg, Aberden Üniversitelerinden doktorluk ve Leipzig Üniversitesi de doktor Honoris Koza sanını vermiş, ayrıca Fransız Enstitüsünün özel olarak yaptırmış olduğu madalya kendisine verilmiştir. Berlin Müzeleri Müdürlüğü ile Heidelberg ve Hal Üniversiteleri ve Alman Eski Eserler Üniversitesi de işlemeli parşömen üzerine yazılmış kutlama mektupları göndermişlerdir. Son yıllarında kendisine Bavyera Krallığı’nın “Bilim ve Sanat” altın madalyası verilmiştir.

68’inde ölen Osman Hamdi’nin mezarı Gebze’ye bağlı Eski Hisar’daki köşkünün arkasında, sağlığında seçtiği servi ve zeytin ağaçlarının bulunduğu tepe üzerindedir.

Kaynak: Epikman, R., Osman Hamdi, İstanbul 1967.

Osman Hamdi Bey: Biyografisi, Çalışmaları

Gönderilme zamanı: 10:49 21-Ekim-2015
gönderen havina
resimlerinin tam boyutlu hallerini nereden bulabilirim?