Hititlerden Günümüze - Mahfi EĞİLMEZ
Gönderilme zamanı: 12:05 29-Ekim-2008
Bu topraklarda bundan yaklaşık 3 bin 500 yıl önce ilk devleti kurmuş olan Hititlerde başkent Hattuşa'da Panku adı verilen bir danışma meclisi vardı. Bu meclis bugünkü meclisler gibi seçimle değil atamayla gelen yüksek devlet memurları ve yaşlılardan oluşuyordu. Panku'nun tarihindeki en önemli kararının I. Hattuşili'nin kendisine saygı göstermediğini düşündüğü oğlunun yerine torunu Murşili'yi krallığa yükseltme konusundaki kararını onaylamak olduğunu söyleyebiliriz.
Hititlerde krallık sistemi egemendi. Yani iktidar babadan oğula geçiyordu. Bu sistemin rutinini bozan tek şey darbe idi. Ki bu olay Hitit başkenti Hattuşa'da fazlasıyla yaşanmıştır. Hitit krallarının çoğu öncekini darbeyle devirerek tahta geçmiştir. Bir başka deyişle Anadolu'da darbelerin tarihi günümüzden en az 3 bin 500 yıl öncesine gidiyor. Anadolu'da ilk devleti kuran Hititler bu topraklarda darbeyi de sistematize etmişler.
Hititlerde tahta çıkmış hiç kadın yok. Her ne kadar Hitit yönetim sisteminde kral öldüğünde karısı, tavananna yani başkraliçe olarak kalmaya devam etse de kral olamıyor. Yani kadının yönetime katılması hep perde arkasında, hep kocasını etkileyerek dilediğini yaptırma usulü olarak kalmış. Bu gelenek Anadolu'da Hititlerden sonra da sürüp gitmiş ve Osmanlı'da kadınların karıştığı saray entrikalarıyla zirveye çıkmış. Oysa Hititlerle birlikte ortadoğunun en büyük krallıklarından birisi olan Mısır'da erkek firavunlarla karşılaştırıldığında çok az sayıda olsa bile tahta çıkmış kadın firavunlar var. Bilinen ilk kadın firavun Nitigret'in MÖ 2184-2181 arasında hüküm sürdüğü sanılıyor. Sonra Sobekneferu, Hatşepsut, Tausret var. İmparatorluğun son dönemine doğru da Berenice adını taşıyan dört, Arsinoe adını taşıyan dört ve Kleopatra adını taşıyan yedi kadın firavun tahta çıkmış. Yani Anadolu'da olmasa da Mısır'da kadınların yönetici olmaları mümkünmüş.
Aradan geçmiş 3 bin 500 yıl. Bir arpa boyu bile yol gidememişiz bu topraklarda. Hâlâ darbe olup olmayacağını ve hâlâ kadınların TBMM'de yeterince temsil edilip edilmeyeceğini tartışıyoruz. Hititlerden sonra bu topraklar pek çok sayıda krallık, imparatorluk ve sonunda da cumhuriyet görmüş. Ama konular hiç değişmemiş. Radikal uğraşıp duruyor şimdilerde demokrasinin ne olduğunu anlatıp da bu 3 bin 500 yıllık boşa giden çabayı tersine çevirmeye.
Seçimin bu topraklara iyilik getirmesini diliyorum.
[hr]Hititlerde krallık sistemi egemendi. Yani iktidar babadan oğula geçiyordu. Bu sistemin rutinini bozan tek şey darbe idi. Ki bu olay Hitit başkenti Hattuşa'da fazlasıyla yaşanmıştır. Hitit krallarının çoğu öncekini darbeyle devirerek tahta geçmiştir. Bir başka deyişle Anadolu'da darbelerin tarihi günümüzden en az 3 bin 500 yıl öncesine gidiyor. Anadolu'da ilk devleti kuran Hititler bu topraklarda darbeyi de sistematize etmişler.
Hititlerde tahta çıkmış hiç kadın yok. Her ne kadar Hitit yönetim sisteminde kral öldüğünde karısı, tavananna yani başkraliçe olarak kalmaya devam etse de kral olamıyor. Yani kadının yönetime katılması hep perde arkasında, hep kocasını etkileyerek dilediğini yaptırma usulü olarak kalmış. Bu gelenek Anadolu'da Hititlerden sonra da sürüp gitmiş ve Osmanlı'da kadınların karıştığı saray entrikalarıyla zirveye çıkmış. Oysa Hititlerle birlikte ortadoğunun en büyük krallıklarından birisi olan Mısır'da erkek firavunlarla karşılaştırıldığında çok az sayıda olsa bile tahta çıkmış kadın firavunlar var. Bilinen ilk kadın firavun Nitigret'in MÖ 2184-2181 arasında hüküm sürdüğü sanılıyor. Sonra Sobekneferu, Hatşepsut, Tausret var. İmparatorluğun son dönemine doğru da Berenice adını taşıyan dört, Arsinoe adını taşıyan dört ve Kleopatra adını taşıyan yedi kadın firavun tahta çıkmış. Yani Anadolu'da olmasa da Mısır'da kadınların yönetici olmaları mümkünmüş.
Aradan geçmiş 3 bin 500 yıl. Bir arpa boyu bile yol gidememişiz bu topraklarda. Hâlâ darbe olup olmayacağını ve hâlâ kadınların TBMM'de yeterince temsil edilip edilmeyeceğini tartışıyoruz. Hititlerden sonra bu topraklar pek çok sayıda krallık, imparatorluk ve sonunda da cumhuriyet görmüş. Ama konular hiç değişmemiş. Radikal uğraşıp duruyor şimdilerde demokrasinin ne olduğunu anlatıp da bu 3 bin 500 yıllık boşa giden çabayı tersine çevirmeye.
Seçimin bu topraklara iyilik getirmesini diliyorum.
22/07/2007, Radikal