Simit kuşlarını gördün mü? dedi, simitlerle beslenmesini bilmeyen kedi. Oysa adamın kedileri duyduğu yoktu. Garip bir öyküye girmiş gibi düşündü kendini. Cebinde bir sek sek taşı buldu. Bayan Kirpi hemen arkasındaydı. Taşı ona verdi. Bayan Kirpi'nin kendini ne kadar aşağılanmış hissettiğini sonra anlayacaktım neyse ki. Zira bir kirpi hiç bir zaman zıplayamaz. Bu adamın Bayan Kirpi'yle son görüşmesi oldu. Kalbini bir kadına açmayı asla beceremeyeceğini düşündü. Düşündükçe yaşlanıyor muyum? dedi kendi kendine. Çocuklar, "düşünme düşemezsin ki zaten düşünden çıkardığın bir düşmeceye!" diye bağırdılar peşinden. Koştu. Koştu. Koştu. Bir içdenize geldi. Bu masalın da bir başkasınca kim bilir nasıl devam ettireleceğinden korkup, aceleyle şunu sorabildi (sadece): çıplaklığımı gördün mü?
uykukumu
Bir Hikâye Yazıyoruz
- zürafalar da koşar
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 19
- Kayıt: 21:39 28-Ocak-2009
- Konum: Eskişehir
-
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 3575
- Kayıt: 03:12 26-Ekim-2008
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
ama düşmüştü ve gönlü düştüğü yerde kalmaya meyilliydi. Bilinçsizce sürüyordu düşüncesini. Farkında olmadan kararlar vermiş, düştüğü yerde beklemeye başlamıştı. Sonsuza kadar bekleyebileceğini sanıyor, yine de bir sonu olmasını umarak günleri sayıyordu.zürafalar da koşar yazdı: Çocuklar, "düşünme düşemezsin ki zaten düşünden çıkardığın bir düşmeceye!" diye bağırdılar peşinden.
- amargi
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 2879
- Kayıt: 20:32 17-Eylül-2008
- Konum: İzmir
- İletişim:
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
sonunda anladı ki beklemenin bir faydası yok ve eğer harekete geçmezse bu bekleyiş uzayıp gidecekti. Sonunda kararını verdi artık beklemeyecek ve yeni ufuklar açmak, yeni hikayeler öğrenmek , yeni insanlar tanımak ve yeni deneyimler keşfetmek için gidecekti... Macerasına başlamak için denizlere açılmaya karar verdi... limana gidip başına neler geleceğini düşünmeden gemiye bindi ve kendini rüzgara bıraktı....
Doğmamış olana ne mutlu
- lucienne
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 302
- Kayıt: 21:44 13-Mart-2008
- Konum: FRance
- İletişim:
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
Deniz gunes isiklari ve gokyuzu ucsuz bucaksiz karsisindaydi. Kendini ozgur hissetti. Karadakinden karkli bu gemide sadece kaderin sectikleri vardi. Gozlerini denizden alip gemideki insanlari aradi. Iste biri orda guverteyi temizliyor, belli ki gemide calisyor. Otede iki oglan anne ve babalari ile denize bakiyordu. Daha baskalari gazete okuyordu.
Kalabaligin icinde yerini aldi ve etrafini dinlemeye basladi. On tarafta iki adam stresli bir sekilde birseyler tartisiyordu. onlari dinlemeye basladi.
Kalabaligin icinde yerini aldi ve etrafini dinlemeye basladi. On tarafta iki adam stresli bir sekilde birseyler tartisiyordu. onlari dinlemeye basladi.
- zürafalar da koşar
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 19
- Kayıt: 21:39 28-Ocak-2009
- Konum: Eskişehir
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
"Humpty-dumpty" diyordu iki adamdan ilki "bir yumurta olmalı, yoksa ne diye yedide kalmalıydın bence diye bağırsın düşmeden hemen önce!"
(Gemi çoktan ayrıldığı kara parçasını ufacık bırakmıştı arkasında)
"Bir yumurtanın bile dokunmak için bir iki parmağı bulunabilir. Siz bir yumurta bile olamazsınınz" diye sürdürdü iki adamdan ikincisi.
Aslında ilki, ikincisi, tekrar ilki diye saymak oldukça güçtü. Sayıları sürekli karıştırıyordu. Başlangıçta bir saydığı adamın sonra iki olduğunu farkediyordu. böylece saymaktan vazgeçti.
Denizden ve artık işitmez olduğu diyologlardan aptallaşmıştı.
"Beş çayına yetişmem lazım" dedi bir an. Bunu içinden mi yoksa dışından mı söylediğini bilmiyordu. Konuşan iki adamdan ilkine ve ikincisine baktı.
"Galiba onlar da bilmiyorlar" diye düşündü.
(Saatin bir önemi yoksa beş çayının da bir önemi olmamalıydı. Ama insan böyledir işte, olmadık yerlerde olmadık alışkanlıklarını sürdürür)
"Bayan deniz kurbağası, öp beni yalancıktan" diye bağırdı.
Yoksa
"Öp beni yalancıktan" diye bağırdı Bayan deniz kurbağası mı olmalıydı?
Yoksa
"Yalancıktan bağırdı Bayan deniz kurbağası" mı ?
Yoksa
"Öp beni Bayan Deniz kurbağası" diye bağırdı Yalancıktan mı ?
Yoksa
"Yalancıktan Bayan deniz kurbağası" diye bağırdı Öp beni mi?
Bir türlü çıkaramıyordu.
Ellerini ceplerine soktu.
Karıştıra karıştıra ulaştı çiçeklere
...
uykukumu
(Gemi çoktan ayrıldığı kara parçasını ufacık bırakmıştı arkasında)
"Bir yumurtanın bile dokunmak için bir iki parmağı bulunabilir. Siz bir yumurta bile olamazsınınz" diye sürdürdü iki adamdan ikincisi.
Aslında ilki, ikincisi, tekrar ilki diye saymak oldukça güçtü. Sayıları sürekli karıştırıyordu. Başlangıçta bir saydığı adamın sonra iki olduğunu farkediyordu. böylece saymaktan vazgeçti.
Denizden ve artık işitmez olduğu diyologlardan aptallaşmıştı.
"Beş çayına yetişmem lazım" dedi bir an. Bunu içinden mi yoksa dışından mı söylediğini bilmiyordu. Konuşan iki adamdan ilkine ve ikincisine baktı.
"Galiba onlar da bilmiyorlar" diye düşündü.
(Saatin bir önemi yoksa beş çayının da bir önemi olmamalıydı. Ama insan böyledir işte, olmadık yerlerde olmadık alışkanlıklarını sürdürür)
"Bayan deniz kurbağası, öp beni yalancıktan" diye bağırdı.
Yoksa
"Öp beni yalancıktan" diye bağırdı Bayan deniz kurbağası mı olmalıydı?
Yoksa
"Yalancıktan bağırdı Bayan deniz kurbağası" mı ?
Yoksa
"Öp beni Bayan Deniz kurbağası" diye bağırdı Yalancıktan mı ?
Yoksa
"Yalancıktan Bayan deniz kurbağası" diye bağırdı Öp beni mi?
Bir türlü çıkaramıyordu.
Ellerini ceplerine soktu.
Karıştıra karıştıra ulaştı çiçeklere
...
uykukumu
-
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 3575
- Kayıt: 03:12 26-Ekim-2008
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
gözü bir tanesine takıldı, uzandı kopardı ve çiçeğin şarkısını dinledi: "boynu bükük bir papatya olduğuma bakıp da senden vazgeçtim sanıp sakın aldanma..." kulağının arkasına iliştirdi çiçeği. Çiçek sürekli şarkı söyledi, o dinledi. İçinden saydı, yaprakları yolmadan "seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor, seviyor..." yaprakları yolup çiçeği susturmalıydı yoksa sonsuza dek sürecek gibiydi bu şarkı ve belirsizlik.
- zürafalar da koşar
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 19
- Kayıt: 21:39 28-Ocak-2009
- Konum: Eskişehir
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
Çiçekleri yolup yemeğe başladı yapraklarını.
Çocuklar hala bağırıyordu: düşünme düşemezsin ki zaten düşünden çıkardığın bir düşmeceye
"Hayatının en hurda ayrımı"nı bulduğunu düşündü sonra ya da böyle bir öyküsü olabileceğine o da inandı..
içten yalanlarımla,
uykukumu
Çocuklar hala bağırıyordu: düşünme düşemezsin ki zaten düşünden çıkardığın bir düşmeceye
"Hayatının en hurda ayrımı"nı bulduğunu düşündü sonra ya da böyle bir öyküsü olabileceğine o da inandı..
içten yalanlarımla,
uykukumu
-
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 3575
- Kayıt: 03:12 26-Ekim-2008
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
Öykü bitmiş gibi duruyordu. Herşey bitmiş gibiydi. Herşeyin bittiğini düşünen biri ne yapmalıydı... ya insan ölse bile hiçbirşeyin bitmediğini öğrenen biri. Eninde sonunda ölmeliydi ona göre. Gününü ya kendi seçer ya tanrıya bırakır, farketmezdi. Yeter ki ölümü düşünsün, ölümü düşündükçe hayat daha katlanılır olabiliyordu çünkü. Herşey şimdi bitmemişse bile birgün nasılsa bitecekti ya da kimbilir belki bitmişti. Buna inanmak, üstelik hala bitmediğini bilmek iyiydi. Dengede tutuyordu onu. Yoksa delirebilir ve bu delilik anında öleceği güne karar verebilirdi.
- lucienne
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 302
- Kayıt: 21:44 13-Mart-2008
- Konum: FRance
- İletişim:
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
Delilik ve ölüm arasında sadece bir cinnet anı vardı. Yorgundu. Düsündükçe daha cok yoruldu. Yoruldukça sustu içindeki ses. Sustu ve yerini tatlı bir sarhosluğa bıraktı. Gece sardı ruhunu, uyku kucakladı. Zaman acelesi varmışcasına koştu yine, dünya durdu gözlerinde. Ne rüya gördü ne ses duydu. Yanlızca o vardı.
-
- Arkeo-TR Üyesi
- Mesajlar: 3575
- Kayıt: 03:12 26-Ekim-2008
Re: Bir Hikâye Yazıyoruz
Sustukça büyüyordu sessizlik. Ağırlaşıyor, görünür oluyordu sanki.