Stonehenge’den Piramitlere Eski İnsanların Astronomi Sırları

Bugün, tarih öncesinde insanların piramitler ve benzeri anıtsal yapıları nasıl inşa edip yönlendirebileceğini hayal etmeye çalışıyoruz. Ve bununla ilgili birçok varsayımlarda bulunuyoruz.

Bazıları tarih öncesi insanların bunu yapmak için bazı matematiksel bilgilere ve bilimlere sahip olmaları gerektiğini düşünürken işin kolayına kaçanlar uzaylıların onlara nasıl yapılacağını gösterdiklerini düşündüler.

Geçmişte insanların gökyüzünü nasıl anladığını ve nasıl bir kozmoloji geliştirdiğini gerçekten biliyor muyuz?

Astronomi, arkeoloji, antropoloji ve etno-astronomi gibi çeşitli uzmanlık alanlarının bir araya getirilerek yapılan araştırmalar bu konuda daha akılcı ve somut veriler elde ediyor.

Mısır piramitleri, en etkileyici antik anıtlardandır ve bazıları çok hassastır. Mısır bilimci Flinder Petrie, 19. yüzyılda Giza piramitlerinin ilk yüksek hassasiyetli araştırmasını gerçekleştirdi.

Piramitlerin üslerinin dört kenarından her birinin, bir derecenin dörtte biri kadar bir kardinal yöne doğru olduğunu buldu.

Fakat Mısırlılar bunu nasıl biliyordu?

Giza’nın Büyük Piramitleri ve Stonehenge gibi anıtlar, kardinal noktalara ya da ay, güneş ya da yıldızların yükselip ufukta yer aldığı konumlara hassas bir şekilde hizalanmış gibi görünüyor.

Kısa bir süre önce Giza piramitlerini inceleyen bir mühendis olan Glen Dash bir teori önerdi.

“Hindistan çemberi”nin antik yöntemini, bir doğu-batı doğrultusu oluşturmak için gerekli olan bir gölge döküm çubuğu ve dizgisini kullandı. Bu yöntemin, salt sadeliğine dayanarak piramitler için nasıl kullanılabileceğini özetledi.

1964’te, astronom Gerald Hawkins, gizemli anıtın tutulmaları tahmin etmek için yapıldığını ispat için çukur delikleri ve işaretleyicileri kullanarak karmaşık bir yöntem geliştirdi.

Kültürel astronomi piramitlerin uyumunu nasıl açıklayabilir? 2001’de yapılan bir çalışma, Megrez ve Phad adlı iki yıldızın Ursa Major olarak bilinen yıldız takımyıldızının anahtarı olabileceğini öne sürdü.

Bu yıldızlar bütün gece boyunca görülebilir. Bir gece boyunca gökyüzündeki en düşük konumu, yıldızların hizalanmasını izlemek için tahta bir sapa tutturulmuş bir düşey çizgisi olan bir çubukla eski bir zaman işleyiş aracı olan merkhet kullanılarak kuzey işaretlenebilir.

Bu görüşün yararı, Edfu’daki Horus tapınağındaki yazıtlardan alınan yıldız mitolojisine bağlanmasıdır. Bunlar, merkhet’in bir ölçme aracı olarak kullanılması üzerine yoğunlaşıyor – diğer Mısır sitelerinin yönelimini de açıklayabilecek bir teknik.

Yazıt, Büyük Ayı yıldız takımyıldızını ve gökyüzündeki muhtemel pozisyonunu temsil eden “Boğa’nın Önayağı” hiyeroflifini içermektedir.

Stonehenge için daha iyi fikirler sunulmuştur. Bir çalışmada, anıtın yakınındaki ağaçların tuhaf çevrelerini tespit edilmişti ve Stonehenge’deki kayaların ölüleri temsil ettiği halde yaşayanları temsil edebileceği ileri sürülmüştü.

Benzer uygulamalar Madagaskar’da bulunan anıtlarda da görülmekte olup, tarih öncesi insanın yaşamı ve ölüleri düşünmesinin ortak bir yolu olabileceğini düşündürmektedir.

Bu Stonehenge’i daha geniş bir bakış açısına kavuşturmanın heyecan verici yeni bir yolunu sunuyor. Diğerleri, Stonehenge’i ve özellikle de ağaçlıklı yolu ufukta ayın manzarasıyla yeraltı dünyasına ritüel geçişi işaret edici olarak yorumlamışlardır.

Arkeolog Fabio Silva, mezarların içinden gelen görüntülerin, Aldebaran’ın bir dağın üzerinde yükseldiği ufku çizdiğini gösterdi. Bu, yıldızın içten ya ölü ya da yaşaya için, belki de bir inisiyasyon ritüeli olarak görülebilmesi üzere yapıldığı anlamına gelebilir.

Ancak Silva, daha geniş destekleyici kanıtlar da sundu. Çerçeveli dağ silsilesi, mezarların inşaatçılarının yaz aylarında hayvanlarıyla birlikte göç edebilecekleri yerdir. Aldebaran’ın yıldızı, bu göçün başlangıcında – sarmal bir yükseliş olarak bilinir – ilk kez burada yükseliyor.

Ancak tarihöncesi insanların bilim derecesi yüksek olan analitik astronomlar olduğunu varsaymak kolay olsa da, bunun modern astronomi görüşlerini yansıttığını hatırlamak önemlidir.

Kültürel astronomi bulguları, geçmişin insanlarının gerçekten de gökyüzü gözlemcileri olduğunu ve gördüklerini hayatlarının pek çok yönüne dahil ettiklerini göstermektedir.

Antik yapıların anlamını ve kökenini çevreleyen çok sayıda gizem olsa da, deneyimler ve anlamlandırmalar dahil olmak üzere mümkün olduğunca çok alan üzerinde görüş sunan bir yaklaşım, bir zamanlar onların niçin kullanıldığını öğrenmek için en iyi şansımızdır.

Daniel Brown, Lecturer in Astronomy, Nottingham Trent University

Kaynak: 1, 2

Facebook Comments
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Yazar: Misafir Koltuğu

Arkeo-TR ekibine henüz katılmamış yazarlarımızdan yazılar. Keyifli okumalar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir