Ksenophon’a göre Persler M.Ö. 401’de her askerin 1 altın darikos aylık ücret aldığı Yunanlı paralı asker birliklerini de hizmete almıştır. İskender Dönemi’nde bu birlikler tümüyle kralın ordusu ile kaynaştırıldı ve onların Yunanlı komutanları imparatorluğun üst tabakalarına yükseldiler.
Pers ordusu onluk sisteme göre, yani subaylarıyla onlu, yüzlü ve binli birliklere göre ayrılmıştı. 1000 adamdan oluşan birlik bir binbaşı (hazarapatiş) önderliği altında bulunuyordu. Daha yüksek rütbeli subaylar ve başkomutanlar Pers ve Med yüksek soylularından alınıyordu hatta kısmen büyük kralın ailesinin üyeleriydi. Kralın ordusu içinde en ünlüsü ölümsüz onbinler ordusu idi. İçlerinden biri öldüğünde yerine hemen yeni biri takviye edilir böylece asker sayısında azalma olmazdı. Araştırmacıların çoğunluğu onbinler ordusunun adlarının Yunanlıların bir yanlış anlaması sonucu oluştuğunu ileri sürmektedir. Buna göre Yunanlılar onların asıl isimleri olan eski Persçe “anuşiya” (maiyetteki kişiler) kelimesini yine eski Persçe bir kelime olan “anauşa” (ölümsüzler: Yunanca “athanatoi”) sözcüğü ile karıştırmışlardır. Ancak bu görüş rağbet görmemektedir. Susa ve Apadana’daki kabartmalar üzerinde betimlenenler seçme birliklerin mensuplarıdır.
Kabartmalardaki betimlemelerin yanı sıra Yunanlı yazarların savaşlara ilişkin anlatımlarında bir piyadenin kısa bir kılıç (akinakes), tahta saplı ve metal uçlu bir mızrak, bronz ya da demir uçlu oklarla dolu bir okluk ve oklarla birlikte bir kutuda saklanan hayvan başlı uçlara sahip bir yay taşıdığını biliyoruz. Söğüt kamışlarından örülü kalkanlar küçük oval ya da büyük dörtgen biçimde olabiliyordu. Miğfer pek kullanılmaz onun yerine keçeden bir başlık kullanılırdı. Seçme birlikler ya uzun pilili elbise ile Elam-Pers giysisi ya da pantolon, üstlük ve pelerin ile Med süvari giysisi taşıyorlardı. Göğüs alanında pullu zırhlar bulunduğu kanıtlanmış durumdadır.
İmparatorluğun her yanında kentlerde (akra) ve kırsalda (chora) krallık garnizonları bulunuyordu. Bunların bakımı satraplar tarafından yapılıyor ve yerel kaynaklardan sağlanıyordu. Garnizonların işlevi ülkenin korunmasını ve kriz dönemlerinde birliklerin hazır tutulmasını sağlamaktır.
Pers ordusu savaş sırasında bakımlarını imparatorluk yollarındaki ambarlardan sağlıyordu. Seferlere ilkbaharda başlanıyor, gündüz yola çıkılıyor ve savaşılıyordu. Irmaklar köprüler, tomruklar ya da şişirilmiş hayvan derileri yardımıyla geçiliyordu. Yüklerini hafifletmeleri amacıyla okçular ve sapancılar (taş ve kurşun atarlar) savaşa başlıyor, şaşkına uğramış düşman daha sonra ağır silahlarla çökertiliyordu. Ancak bu taktik zırhları ve kalkanlarıyla savunmada güçlü, yakın dövüş silahlarında açık bir şekilde üstün olan Yunanlı hoplitlerde işe yaramıyordu.
Persler denizci bir ulus olmamasında karşın M.Ö. V. yy.da Atina ile rekabet edecek, deniz savaşlarında yenik düşürülemeyen güçlü bir donanmayı oluşturmuştur. Kraliyet yönetimi işgücü ile gemiler inşa ettirmiş ve denizci halklardan (Helen, Karia, Lykia, Kilikia, Kıbrıs, Fenika, Hellas Pontos Phyrigleri) kürekçi olarak yararlanıyordu. Deniz piyadesi ihtiyacı ise askerlik hizmeti mecburiyeti kapsamında hallediliyordu.
Kaynakça:
Herodotos
Günaltay, Ş., İran Tarihi I. cilt, Ankara 1948.
Wiesehöfer, J., Antik Pers Tarihi, çev.: Mehmet Ali İnci, İstanbul 2003.