Shanidar IV İskeleti ve Evrimsel Süreçteki Yeri

1957-1961 yıllarında Kolombiya Üniversitesi’nden Ralph Solecki tarafından kazılan Kuzey Irak’taki Zagros Dağları’nda bulunan Shanidar Mağarası’nda, bundan yaklaşık altmış bin yıl önceye tarihlenen ve 35 yaşlarında bir erkeğe ait olduğu anlaşılan bir iskelet bulunmuştur (Shanidar IV). Shanidarlı bu adam tıknaz yapılı, güçlü kaslı, kendine özgü uzun basık kafatası ve çıkıntılı yüzüyle bir Neandertal insanı idi.

Shanidar Mağarası

 

Paris İnsan Müzesi’nden Arlette Leroi-Gourhan iskeletin çevresinden topladığı toprak örneklerinde çiçek polenleri saptamış ve yerel bitki örtüsünü oluşturan bu bitki türlerinin (dişbudaklar, akağaçlar vb.) cesedin üzerine ve çevresine serpildiğini ya da cesedin çiçek ve çeşitli bitkilerden yapılmış bir yatağa yatırıldığını ileri sürmüştür. Bu bitkilerin mezara rüzgârla ya da kazı sırasında işçilerin ayaklarıyla taşındığı öne sürülse de, bu yorum, bitkilerin neden hepsinin çiçekli, parlak renkli ve birçoğunun diş ağrısı ve iltihaplanma gibi tıbbi durumların tedavisinde kullanılabilecek nitelikte olduklarını açıklayamamaktadır. Shanidar kazısını gerçekleştiren Solecki, bu mezarın bir tür tıp adamına ait olduğunu düşünmektedir. Mezardaki çiçeklerin mayıs ayı sonu ile temmuz ayı başlarında yetiştikleri bilinmektedir. Bir başka bilgiyse bu tür çiçekleri biriktirdikleri bilinen bazı kemirgen türlerine ait kemiklerin iskeletin yakınlarında bulunmasıdır. Bununla birlikte Shanidar’da bulunan diğer sekiz iskelette bu tür polenlerin bulunmamış olması, bu kişinin bir ayrıcalığa sahip olduğunu düşündürmektedir.

 

Shanidar IV İskeleti

 

Neandertallerin ölülerini gömdüklerine ilişkin varsayım evrimsel süreçte Neandertal ile insan arasındaki bağlantıya ışık tutmaktadır.

Solecki, Neandertallerin insan olduğuna dair savını desteklemek için bu varsayımsal cenaze töreninde kullanılan çiçekleri öne çıkarmıştır. Solecki, Shanidarlı adamın “insansal duygu ve deneyimleri tümüyle” yaşadığına inanıyordu. Ona göre Neandertaller fiziksel açıdan günümüz insanından farklı olmakla birlikte iç dünyaları bakımından insandılar.

İnsanın evrimsel sürecinde, Neandertallerin öne çıkmasında Neandertal buluntularının fosil insan buluntularına kıyasla sayıca fazla olması etkili olmuştur. Bunun yanı sıra bugünkü insan beyninden biraz daha büyük beyni dahil pek çok anatomik özelliği ile bugünkü insana çok benzemekteydi. Yaşamlarını sürdürebilmek için oldukça zor çevre koşullarıyla savaşmak zorunda kalan bu iri yapılı insanlar mağara insanıydılar. Yaşadıkları yerler genel olarak Batı Avrupa ve Yakın Doğu idi. Ancak aynı dönemde, yani M.Ö. 150 bin- 34. bin yıl önce insana benzeyen Neandertallerden başka ilkel insan türleri de vardı. Bunlar Doğu Avrupa, Doğu Asya ve Afrika’da yaşıyorlardı. Bunlar da Neandertaller gibi iri yapılıydılar ancak onlar gibi, özellikle yüz çizgilerinde yapısal aşırılıklar taşımıyorlardı. Bu insan türlerinin hepsine (Neandertaller de dahil) birden arkaik sapiensler denmektedir.

1925’ten önce insanın atalarına ilişkin hiçbir fosil buluntusu yoktu. 1950’lerden itibaren ise bilimsel yazında “Hominidae (hominid) ailesi” olarak adlandırılan ve insan soyunun ilk üyeleri olarak gösterilen insansı maymun benzeri fosiller ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu buluşlar sayesinde Güney Afrika ve daha sonra da doğu Afrika antropoloji dünyasının ilgi merkezi haline gelmiştir.

 

Kaynakça:

Dinçer, B., “Neandertal Zekası”, PALEOBERKAY.CJB.NET, 12.06.2002.

Lewin, R., Modern İnsanın Kökeni, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, İstanbul 1999.

Homo Neanderthalensis

Ayrıca bkz:

Dinçer, B., “Neandertal İnsanıyla Bir İlişkimiz Var Mıydı?”, PALEOBERKAY.CJB.NET, 17.05.2003.

 

 

Facebook Comments
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Yazar: vinifera

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir